3. Hukuk Dairesi 2018/3336 E. , 2018/11052 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 06.11.2018 tarihinde davalı vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar asıl davada; davacı ..."ın davalı şirkete ait enerji nakil hattından kaynaklı elektrik çarpması sonucu ağır yaralandığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davacılardan ... için 1.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi, anne ... ve baba ...için 20.000"er TL manevi, kardeşler ..., ... ve ... için 5.000"er TL manevi tazminatın, birleşen davada ise; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, davacı ... için 1.000 TL bakıcı giderinin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmişler, 01.04.2015 tarihli ıslah dilekçeleriyle davacı ... yönünden asıl davada maddi tazminat istemini 706.858,49 TL"ye, birleşen davada ise bakıcı gideri istemini 899.280,42 TL"ye yükseltmişlerdir.
Davalı, olayın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, davacıların yaptığı kaçak yapı nedeniyle enerji nakil hattının güvenlik mesafesinin yok edildiğini savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 06.12.2016 günlü ve 2016/9884 E. 2016/13957 K. sayılı ilamıyla;
(...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Talimat ile aldırılan 23.09.2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; davalı şirketin % 50, davacılar ... ve ..."nin % 50 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir. İtiraz üzerine talimat mahkemesince yeniden oluşturulan bilirkişi kurulunca hazırlanan 08.09.2015 tarihli raporda ise; davacılar ... ve ..."nin % 25, bina sahibinin % 25, davalının % 20, dava dışı belediyenin % 10 ve dava dışı ... Limited Şirketinin % 20 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir. Mahkemece, iki bilirkişi raporu arasındaki kusur oranlarına ilişkin çelişki giderilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi, ayrıca ilk bilirkişi raporunun neden hükme esas alındığının, dolayısıyla sonradan aldırılan bilirkişi raporuna neden itibar edilmediğinin kararda belirtilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.
3- Dosya kapsamından, yaralanan davacı ..."ın olay tarihinde 3 yaşında olduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda, davacı ..."ın çalışmaya başlayacağı yaştan itibaren kazanç elde edebileceği, ayrıca askerlik süresi boyunca çalışıp gelir elde edemeyeceği dikkate alınarak sürekli işgöremezlik zararının hesaplanması gerekirken, bu hususlar göz önünde bulundurulmadan hazırlanan bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiş olması, doğru değildir.
4- Bakım ve yardıma gereksinim duyulacak biçimde yaralanma olaylarında, maddi zarar kapsamında bulunan bakıcı ücreti belirlenirken; başkasının bakması durumunda yaralananın her halde gelirinden bakım için bir tutar pay ayırması gerekeceği ve aile bireylerinin yardımından da yararlanacağı gözetilmelidir. Bu nedenle, bilirkişice belirlenen bakıcı giderine ilişkin tazminat tutarından, TBK"nun 51 ve 53. (818 sayılı BK"nun 43 ve 44.) maddeleri gereğince hakkaniyet indirimi yapılarak hüküm kurulması gerekirken, istemin tümden kabulüne karar verilmesi bozma nedenidir.
5- Mahkemece, davacılar ... ve ..."ın olayın meydana gelmesinde % 50 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Buna göre, davacılar ... ve ... için talep edilen manevi tazminattan, matematiksel oran ile bağlı kalmaksızın uygun bir miktar indirim yapılması suretiyle hüküm tesis edilmesi gerekirken yerel mahkemece manevi tazminat istemlerinin tümden kabul edilmesi doğru görülmemiştir...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; yeniden oluşturulan bilirkişi kurulundan kusur ve tazminat kalemleri hususlarında rapor aldırılarak, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, davacılardan ... için 706.858,49 TL işgöremezlik tazminatı, 557.020,40 TL bakıcı gideri ve 50.000 TL manevi tazminatın, ... ve ... için 10.000"er TL, ... , ..., ... ve ... için 5.000"er TL manevi tazminatın haksız fiilin meydana geldiği 22.06.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davalı tarafın davacılar ..., ..., ... ve ... için takdir edilen manevi tazminatlara yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı tarafın davacılar ... ve ... için hükmedilen tazminatlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Bilindiği üzere, taraf ehliyeti; davada taraf olabilme yeteneği olup, dava şartlarındandır. Dava şartları, kamu düzeniyle ilgili olduğundan mahkemece re"sen gözönünde tutulur.
Davacılar vekili tarafından verilen 13.02.2018 tarihli dilekçe ve ekindeki veraset ilamlarından; davacı ..."ın 24.03.2015 tarihinde, davacı baba ..."ın ise 16.04.2015 tarihinde öldükleri anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacılar ... ve ..."ın terekeleri elbirliği mülkiyetine tabidir. Diğer bir anlatımla, mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı mevcuttur.
Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle yargılama sırasında ölen davacılar ... ve ..."ın mirasçıların tamanının davaya katılımının sağlanması, mümkün olmaması halinde tüm mirasçıların olurlarının alınması veya miras ortaklığına TMK"nun 640. maddesi uyarınca temsilci atanması suretiyle taraf teşkilinin sağlanması, sonrasında davacı ..."ın 7 yaşında iken ölmesi nedeniyle işgöremezlik tazminatı isteminin koşullarının oluşmadığı, bakıcı gideri isteminin ise haksız eylem tarihi ile ölüm tarihi arasındaki dönem esas alınarak hesaplanması gerektiği gözetilerek, uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli hak doğmaktadır. O nedenle mahkemenin Yargıtay"ca verilen bozma kararına uyması sonunda kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermesi gerekir. Dairemiz bozma ilamında, işgöremezlik zararının, davacı ..."ın çalışmaya başlayacağı yaştan itibaren hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, anılan bozma ilamına uyulmasına rağmen, 6 yaşından itibaren davacı lehine işgöremezlik tazminatına hükmedilmiş olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 1.630 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.