3. Hukuk Dairesi 2018/4037 E. , 2018/11125 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının ... (...-şirket) nolu sözleşme nedeniyle 2004/1 ila 2004/8 dönemleri arasındaki 4 adet ödenmemiş faturadan kaynaklanan 01.09.2006 tarihi itibariyle 9.570,00 TL su kullanım bedeli, 7.50,00 TL açma kapama bedeli, 7.936,89 TL gecikme cezası, 1.624,81 TL tahakkuksuz su kullanım bedeli, 202.00 TL abonelikte teminat bedeli olmak üzere toplam 19.345,20 TL idareye borcu olduğunu ileri sürerek; söz konusu miktarın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; benimsenen bilirkişi raporu hükme dayanak yapılmak suretiyle, davanın kısmen kabulü ile 19.115,19 TL alacağın davalıdan tahsiline dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine; Dairemizin , 12.12.2013 tarihli ve 2013/12353 E.-2013/17837 K. sayılı ilamıyla "Somut olayda, davacı idare, su bedeli olarak görülen 9.570,00 TL bedeli, 19.08.2003 ila 14.01.2004 tarihleri arasındaki 4 ayrı okuma üzerine tahakkuk ettirmiştir. Mahkemece, kullanılan suyun miktar ve bedelinin hesaplanması yönünden bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davacı tarafından tahakkuk ettirilen dava konusu her bir fatura için ayrı ayrı hesaplama yapılmadan, davacı tahakkukları esas alınarak sadece gecikme zammı hesabının yapılmasıyla yetinilmiş, bu rapor benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Mahkemece; öncelikle, 19.08.2003 ile 14.01.2004 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olarak davacı tarafından uygulanan birim fiyatlar ve bu dönemde yürürlükte olan tarifeler yönetmeliği davacı kurumdan istenerek dosya içerisine alınması, daha sonra sözleşme ve fatura tarihlerinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre, her bir fatura için ayrı ayrı hesaplama yapılması gerekir. Denetime elverişli olmayan yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilemez.
Hal böyle olunca, mahkemece, dosyanın önceki bilirkişi dışında, dava konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetine verilerek bilirkişilerden davacı kurumun davalı taraftan isteyebileceği su bedellerini sözleşme ve fatura tarihlerinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre, her bir fatura için ayrı ayrı hesaplanması için rapor alınması, bu şekilde davalının sorumlu tutulabileceği asıl alacak ile gecikme zammının duraksamasız belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık, su aboneliğinden kaynaklanan alacak davasına ilişkindir.Kural olarak, bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, ya da gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir. Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.Somut olayda; 19.08.2003 ila 14.01.2004 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olarak davacı tarafından uygulanan birim fiyatlar ve bu dönemde yürürlükte olan Tarifeler Yönetmeliği hükümlerine göre, her bir fatura için ayrı ayrı hesaplama yapılması gerekirken, bozma sonrası mahkemece alınan raporda; bozma ilamı doğrultusunda bir hesaplama yapılmaksızın yalnızca gecikme faizi hesaplaması yapılmakla yetinilmiş, ayrıca davalı firmaya faturalandırılan suların Belediyenin ihaleli işi kapsamında kullanıldığı bu nedenle kullanılan suyun müteahit firmadan değil İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından talep edilmesi gerektiği şeklinde görüş bildirilmiş, mahkemece iş bu görüş hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Söz konusu bilirkişi raporu içerik olarak hükme esas almaya elverişli olmadığı gibi, raporu düzenleyen bilirkişi heyeti üyeleri de işin uzmanı bilirkişiler olmadığından; eksik ve hükme esas almaya elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.Davalı şirket ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasındaki ihale sözleşmesi taraflar arasındaki iç ilişki olup, yalnızca taraflarını bağlayacağından davacı açısından hukuki yönden bir ehemmiyet arz etmediği hususunda tereddüt bulunmamaktadır.Hal böyle olunca, işin esasına girilmek suretiyle, bozma ilamında belirtilen hususları içerir şekilde öncekiler dışında aralarında makina mühendisinin de bulunduğu uzman bilirkişi heyetinden rapor alındıktan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.