3. Hukuk Dairesi 2017/10152 E. , 2018/11135 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı şirketin kaçak su kullanımından kaynaklanan 3.508,20 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, husumet ve zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; Borçlar Kanunu 72. maddesi hükmüne istinadan dava konusu tahakkuk eden 2004 yılı 20. dönem su kullanım bedelinin son ödeme tarihi olan 16/03/2004 tarihinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra 25/04/2014 tarihinde eldeki davanın açılmış olduğu gerekçesiyle, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyize konu uyuşmazlık; davaya konu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.Zamanaşımının dolup dolmadığının tespiti için öncelikle alacağı doğuran hukuki sebebin tam ve doğru olarak tespit edilmesi gerekmektedir. Zira; bir davada ileri sürülen olguları kanıtlamak taraflara, bu olgulara dayalı olarak uyuşmazlığı nitelemek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak uygulamak doğrudan hakime ait bir görevdir. (HUMK. 76.madde; HMK. 33.madde) Eldeki davada taraflar arasındaki ilişki; kaçak su kullanımından kaynaklanmaktadır. Tekel niteliğinde bir hizmette bulunan davacının, fiili veya yasal bir engel bulunmayan hallerde su hizmetinden yararlanmak isteyen kişilerle sözleşme yapma mecburiyeti vardır. Sözleşme ilişkisinin kurulmasıyla hizmetten yararlanan kişinin hizmetin bedelini ödemesi gerekir. Aynı şekilde sözleşmesiz ve kaçak olarak su hizmetinden yararlanan kişinin de kullandığı suyun bedelini ödemesi gerekir. Aksine bir yaklaşım sözleşme yapıp, normal tüketime ilişkin tarifeye göre ödeme yapan kişilerin aleyhine, kaçak su kullananların lehine bir sonuca yol açar.Türk Borçlar Kanununun 146. maddesinde (818 sayılı BK md.125) sözleşmeye dayanan alacakların, başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Sözleşme benzeri bir ilişkinin kurulması halinde olaya uygulanacak zamanaşımı süresi de 10 yıldır. Kaçak su kullanımından dolayı tutanak tutulduğunda taraflar arasında “sözleşme benzeri” bir borç ilişkisinin kurulduğu kabul edilmelidir.Yine Türk Borçlar Kanunu"nun 154. maddesi gereğince, alacaklının dava veya def"i yolu ile mahkemeye veya hakeme başvurması, icra takibinde bulunması, ya da iflas masasına başvurması durumunda, zamanaşımı kesilir. Aynı Kanununun 156. maddesi gereğince, zamanaşımının kesilmesi ile, yeni bir süre işlemeye başlar. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, son ödeme tarihi 16.03.2004 olan dava konusu borç için davacının 06.10.2005 tarihinde icra takibi başlattığı, söz konusu takip ile yeni bir sürenin işlemeye başladığı ve bu tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi henüz dolmadan 25.04.2014 tarihinde eldeki davanın açılmış olması nedeniyle mahkemece; dava tarihi itibariyle, davanın zamanaşımına uğramadığı kabul edilerek, işin esasına girilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.