3. Hukuk Dairesi 2017/889 E. , 2018/11155 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı şirketin ekonomik sıkıntıları nedeni ile kredi kartlarını davalı tarafa verdiğini, davalının kredi kartlarını kullanımın 2003 yılından 2006 yılına kadar devam ettiğini, davalı tarafın kullandığı kredilerin bir kısmını ödediğini ancak 50.000,00 TL" lik kısmın ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere ödenmeyen kısmın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2013/12614 Esas- 2013/15904 Karar sayılı ve 13.11.2013 tarihli kararı ile “Mahkemece benimsenerek hükme dayanak alınan 24.12.2012 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacının kredi kartlarının kullanılması nedeniyle, davalı tarafından ödenmeyen bakiyenin 57.000,00 TL olduğu belirtilmesine rağmen, daha önce alınan 03.12.2010 tarihli kök ve 12.12.2011 tarihli ek bilirkişi raporunda davalının ticari defter kayıtlarına göre davacıya 12.544,51 TL borçlu olduğu tespit edilmiş olup, bilirkişi kök ve ek raporu ile işbu ek raporun çeliştiği, raporun hatalı ve denetime açık olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece; önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak 3 kişilik uzman bilirkişi kurulu marifeti ile, davacının kredi kartlarının davalı tarafından kullanılması nedeniyle davalının davacıya bakiye ne kadar borçlu olduğunun tespiti amacıyla, raporlar arasındaki çelişki de giderilerek, bilimsel verilere dayalı rapor alınarak davanın sonuçlandırılması gerekirken; itiraza uğrayan bilirkişi raporuna itibar edilerek, yazılı şekilde eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen 06.10.2016 tarihli son kararında; davanın kabulüne, 57.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) 818 sayılı BK"nın 101. maddesinde "Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur" hükmü yer almakta iken 6098 sayılı Borçlar Kanununun 117. maddesinde bu hüküm ""Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer"" şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir.
Somut olayda, davacı tarafından, davalının dava açılmadan evvel temerrüde düşürüldüğü iddia ve ispat edilememiş, 50.000,00 TL üzerinden açılan dava değeri 25.02.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile 57.000,00 TL"ye yükseltilmiştir. Bu durumda alacağa dava tarihinden ve ıslah edilen kısım yönünden ise ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekirken, kabul edilen 57.000,00 TL" ye dava tarihinden tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün 2. bendinde yer alan " 57.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine" ifadesinin çıkartılarak yerine ""50.000,00 TL" nin dava tarihi 04/07/2007 tarihinden itibaren 7.000,00 TL" nin ıslah tarihi 25/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine," ifadesinin yazılması sureti ile hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.