Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4494
Karar No: 2018/11159
Karar Tarihi: 07.11.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/4494 Esas 2018/11159 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2018/4494 E.  ,  2018/11159 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, iş yerinde 3097716 abone numarası ile elektrik kullandığı, 12/11/2010 tarihli 19.162,50 TL değerindeki faturanın 03/01/2011 tarihinde yapılan itiraz üzerine 14.588,30 TL olarak düzenlendiğini, ancak bu faturada düzenlenen miktar kadar bir sarfiyatının olmadığını, davalı kurumun itiraza konu faturanın tahakkuka esas aldığı dönemlerin faturasının 6.317,30 TL olarak ödendiğini, 17/01/2011 tarihli faturanın neye istinaden düzenlendiğinin anlaşılamadığını, aylık tüketiminin 2.500,00-3.000,00 TL arasında değişmekte olduğunu belirterek borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
    Davalı, 02/09/2010 tarihinde mahallinde inceleme yapılıp, davacıya ait abonenin bulunduğu yerdeki sayacın ekranının bulunmadığını, dolayısıyla elektrik sarfiyatının ölçülmediğini tespit ettiklerini bunun üzerine, yeni bir sayacın yerine takıldığını, arızalı sayacın incelenmesinde de gerilim devresinin bozuk olduğunun tespit ediliğini, bu itibarla sayacın arızalı olduğu 15/06/2010-14/09/2010 dönemine ait 19.162,50 TL değerinde fatura tahakkuk ettirildiğini itiraz üzerine 14.588,30 TL olarak düzeltildiğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Anılan karar Dairemizin 2014/18721 Esas- 2015/5491 Karar sayılı ve 02.04.2015 tarihli kararı ile “ Sayacın hiç tüketim kaydetmemesi nedeniyle davaya konu uyuşmazlığın doğduğu dosyadaki belgelerle sabittir. Bu nedenle; kural olarak, davalı idarenin, kendisine düşen edimi ifada ihmal gösterdiği; dolayısıyla, 818 sayılı BK’nun 98/2. maddesi delaletiyle sözleşme ilişkilerine de uygulanması gereken BK’nun 44. maddesi (6098 sk. 114/2. maddesi delaletiyle 52. maddesi )uyarınca müterafik kusurlu olduğu açıktır.
    (HGK"nun 22/05/2012 gün ve 2012/19-340 Esas, 2012/420 Karar, 13. HD"nin 19/01/2004 gün ve 2003/321 Esas, 2003/72 Karar sayılı ilâmlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.) Öte yandan; mahkemece itibar edilen bilirkişi raporunda; davalı kurumun tahakkukları esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Bilirkişi raporu bu hâliyle, yönetmelik, EPDK Kurul kararları ve tebliğlerine uygun olmadığı, bilimsel verileri içermediği gibi taraf ve Yargıtay denetimine de açık değildir. Ayrıca; bilirkişi raporunda; hesaplamaya, kayıp-kaçak, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmeti bedellerinin ilave edilip edilmediği hususlarında da bir açıklık yoktur. Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, dosyanın aralarında uzman elektrik mühendislerinin de bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetine verilmesi, dava konusu elektrik bedeline kayıp-kaçak, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmeti bedelleri dahil edilmeden hesaplama yapılarak, belirlenen tüketim bedelinden davalı şirketin müterafik kusuru nedeniyle 818 sayılı BK’nun 98/2. maddesi delaletiyle 44. maddesi (6098 sk. 114/2. maddesi delaletiyle 52. maddesi) uyarınca indirim de yapılması suretiyle alınacak rapor doğrultusunda davacının ödemesi gereken (bir başka deyişle davalının talep edebileceği) bedel tespit edilerek karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz bilirkişi raporu hükme dayanak yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen 02.03.2018 tarihli son kararında; davanın kabulü ile; 14.588,30-TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tahsil edilen dağıtım, iletim, psh ve kayıt bedeller hususunda karar verilmesine yer olmadığına, şartlar oluşmadığından %40 oranındaki tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Uyuşmazlık, 2011/1 dönemine ait faturadan kaynaklı menfi tespit talebine ilişkindir.
    Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
    Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
    Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
    Somut olayda davaya konu faturaya esas alınan tahakkuk döneminindeki tüketim bedelinin tespit tarihi itibari ile yürürlükteki Yönetmelik hükümleri uyarınca hesaplama yapılmak sureti ile şüpheye yer vermeyecek şekilde rapor hazırlanması gerekirken bozma sonrası mahkemece alınan raporda; hesaplama yapılmaksızın endeksler incelenmek sureti ile ortalama tüketim değerleri dikkate alınarak davaya konu faturanın mükerrer olacak şekilde düzenlendiği görüşü bildirilmiş, mahkemece iş bu rapor hükme esas alınmıştır.
    Ölçü ve Ayarlar Şube Müdürlüğünün 01/10/2010 tarihli raporuna göre; sayacın abonenin kusuru dışında “gerilim devresi arızalı olması nedeniyle çalışmadığı” bir başka deyişle hiç tüketim kaydetmediği açıktır. Bu durumda Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği"nin 19.maddesine göre; sayacın müşterinin kusuru dışında herhangi bir nedenle tüketim kaydetmediğinin tespiti halinde, varsa müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak; yoksa, sayaç çalışır duruma getirildikten sonraki müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması alınarak hesap yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilerek, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin hesaplanması konusunda taraf ve Yargıtay denetime elverişli bir rapor alınması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi