3. Hukuk Dairesi 2017/1038 E. , 2018/11184 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 20/05/1991 tarihinde davalıların murisi ..."ten ... İli Türkoğlu ilçesi ...Köyü ... mevikii (... Mevkii) 311 ada 2 parselde bulunan arsayı bedelini peşin ödeyerek satın aldığını, sözleşmenin üzerinden 4 yıl gibi bir süre geçtikten sonra taşınmazın ..."a satıldığını ileri sürerek, söz konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile kendi adına tapuya tesciline, aksine durumlarda ise taşınmazın güncel rayiç bedeli üzerinden şimdilik 1.000,00 TL"nin faiz masraf ve vekalet ücretiyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; davacıya ait tapu kayıtları incelendiğinde 311 ada 6 nolu parselin ... tarafından, 311 ada 2 nolu parselin ... tarafından davacıya devredildiği, davacının dava konusu ettiğinden daha fazla taşınmaza malik olduğu savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacı tarafın rayiç bedel talebi kabul edilerek davanın tazminat bakımından kabulü ile, 24.050,07 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Dava, harici satım sözleşmesine dayalı alacağın sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca rayiç bedelinin tahsili talebine ilişkindir.
Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı için TMK"nun 706, TBK"nun 237. (BK."nun 213), Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir.
Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.
Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut verileri tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, ÜFE-TÜFE artış oranları, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış vs. ortalamaları göz önünde tutulmalıdır.
Bu durumda, mahkemece; davacı ... ile davalıların murisi ... arasında yapılan 20.05.1991 tarihli sözleşme geçersiz olmakla, mahkemece davaya konu edilen taşınmazın rayiç bedeline hükmedilmesi doğru değildir. Mahkemece sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca denkleştirici adalet ilkelerine göre, uzman bilirkişi tarafından taşınmaz malikine ödenen 7.500 TL’nin bedelin, ifanın imkansız hale geldiği tarih belirlenerek bu tarihe göre ulaşacağı alım gücü; çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs) ortalamaları alınmak suretiyle belirlenmesi ve bu yöntemle belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekirken, rayiç değer esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.