10. Hukuk Dairesi 2017/3282 E. , 2018/6316 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : ... 8. İş Mahkemesi
Dava, Alman rant sigortasına giriş tarihi olan 11.11.1988 tarihinin Türkiye"de sigortalılık başlangıcı sayılması ve tahsis istemine ilişkindir
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, aksi Kurum işleminin iptali ile Yurtdışında ev kadının olarak geçen 11.11.1988 tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıç tarihi olması gerektiğinin tespiti ile 01.09.2015 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı tahsisi gerektiğinin tespitini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, aleyhe hususları kabul etmeyerek, davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi, Davacının doğum tarihi 20/08/1970 olup tahsis talebinde bulunduğu tarihte 45 yaşını ikmal ettiği, 11/11/1988-25/08/2015 tarihleri arası 26 yıl 9 ay 14 gün sigortalılık süresinin bulunduğu ayrıca 18/07/2013-27/07/2013 tarihleri arasında 10 gün süre ile 5510 sayılı Yasanın 4/1-a bendi kapsamında sigortalılık süresinin bulunduğu ve 5309 gün yurt dışı borçlanma süresi ile birlikte toplamda 5319 gün prim ödemesinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Davacının 25/08/2015 tarihli tahsis talebine göre 506 sayılı Kanunun 4759 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik geçici 81-B-d bendine göre 20 yıl sigortalılık, 45 yaş ve 5300 gün prim ödeme şartlarını yerine getirdiği anlaşılmakla tahsis talep tarihini takip eden aybaşı itibari ile yani 01/09/2015 tarihi itibariyle davacıya yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinden oluşa uygun bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş isede hüküm kurulurken sehven aylık başlangıç tarihinin 01/12/2015 tarihi olduğu yazılmıştır.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
...Bölge Adliye Mahkemesi, 20/08/1970 doğumlu davacının 23/10/1989 tarihinden itibaren hamilelik sebebiyle yurtdışı zorunlu sigortalılığı bulunduğu, 03/09/2015 tarihli kurum kararına göre davacının 01/01/1990-27/07/2013 tarih arası borçlanma işlemini uyguladığı, kurumca borçlanılan son tarihten geriye doğru yürütülerek başlangıç tarihinin tespit edildiği, davacının talebi dikkate alındığında, ev kadınlığı ve boşta geçen 11/11/1988-23/04/2007 tarih arasını borçlanmış sayılması gerektiğine göre sigortalılık başlangıcının bu tarih olması gerektiği, Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uygulaması gereğince yurtdışı rant sigortası başlangıcı sigortalılık başlangıcı kabul edildiğine göre 3201 sayılı Kanunda yapılan değişiklikle bu konuya açıklık getirilmesi karşısında kurumun daha önce yapmadığı işlemleri bu kez kanun hükmüyle açıkça amir hüküm olarak belirtildiği için muaraza çıkarmadan yaptığı, kanun değişikliği olmasaydı da sosyal güvenlik sözleşmesi gereğince işlemin yapılması gerektiği anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin Alman rant sigortasına giriş tarihinden borçlanılan süre kadar geriye yürütülerek sigortalılık başlangıcının 11/11/1988 olarak alınması ve 5510 sayılı Yasanın geçici 81/B-f maddesi gereğince 13 yıl 6 ay 12 gün sigortalılığı, tahsis talep tarihinde 20 yılı aşkın sigortalılık süresi, 45 yaş ikmal etmiş olması ve 5300 günden fazla primi ödenmiş sigortalılığı bulunmasına göre hukuki değerlendirmenin hakim tarafından yapılacağı da gözetildiğinde dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, bununla birlikte tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanmasına karar verilmesi gerektiğinden davacının istinaf isteminin kısmen kabulüyle bu doğrultuda yeniden esas hakkında karar vermiş ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile Davanın KABULÜ ile, davacının yurt dışı sigortalılık başlangıç tarihinin 11/11/1988 olduğunun, davacıya tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01/09/2015 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, dair karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabule hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla kabul edilen 3201 sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlandırılan sürelere dayalı olarak hangi şartlarda aylık bağlanacağı anılan Kanunun 6’ıncı maddesinde belirlenmiştir.
Tahsis yapılabilmesi için aranan koşullardan birisi de, yurda kesin dönülmüş olmasıdır. Çünkü bilindiği üzere 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 3’üncü maddesinde yer alan, borçlanma isteminde bulunabilmek için yurda kesin dönüş yapılması gereğini öngören düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin 12.12.2002 günlü, 2000/36 E. 2002/198 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş, 29.07.2003 tarihli 4958 sayılı Yasanın 56’ıncı maddesiyle de, 3201 sayılı Yasanın 3’üncü maddesinde bu yönde gerekli düzenleme yapılmıştır. Sıralanan hukuksal çerçeve karşısında, yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının borçlanabilmeleri için yurda kesin dönüş yapma koşulu ortadan kalkmış olmakla birlikte, 3201 sayılı Yasa gereğince borçlanan Türk vatandaşlarına yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için,
a) Yurda kesin dönülmüş olması,
b) Tahakkuk ettirilen döviz borcunun tamamının ödenmiş olması,
c)Borcun tamamının ödenmesinden sonra yazılı istekte bulunulması koşullarının hepsinin birlikte gerçekleşmesi gerektiğine ilişkin aynı Kanunun 6’ıncı maddesi hükümleri Anayasa Mahkemesince iptal edilmemiş olup ayaktadır. Anılan düzenleme, aylık bağlanması için “kesin dönüş” şartını aramakla birlikte, “kesin dönüş” konusunda açıklayıcı bir bilgi içermez.
Hukuk Genel Kurulu’nun 1997/10-588-857, 1998/10-645 1999-237 sayılı Kararlarında da belirtildiği üzere, yurda kesin dönüş yapmaktan söz edebilmek için yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarının çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini, gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirerek yerleşmek ve sosyal güvenliklerini de burada sağlamak üzere anavatana dönüş yapmaları gerekir. Başka bir anlatımla, yurt dışındaki işçi sıfatıyla, çalışma hayatıyla ilgili tüm bağlarını ve ilişkilerini bitirmeden ilgili ülkenin sosyal güvenlik kuruluşundan işsizlik, hastalık gibi yardım alarak geçici sürelerle yurda giriş yapmak “kesin dönüş” yapıldığı anlamını taşımaz. Yine yurt dışındaki işini kaybetmek de her zaman kesin dönüşe delalet etmez. Giderek kişi işsiz kalabilir ama işsizlik sigortasından yardım almayı yeterli görerek yurda kesin dönüş yapmayabilir.
Bu konuda çıkarılan, 06.11.2008 tarih 27046 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesinde de “Kesin dönüş; Aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu” ifade edeceği öngörülmüştür. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarında; işsizlik sigortasından yardım almak kişinin yurt dışında oturduğuna ve yurda kesin dönüş yapmadığına kuvvetli bir delil ve karine oluşturur. Ancak bu karinenin aksi, somut olayın özellikleri içinde belirlenecek aynı güçteki delillerle de ispat olunabilir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ve benimsenen ilkeler kapsamında, öncelikle davacının kesin dönüş yapıp yamadığı hususunda ayrıntılı bir irdeleme yapılmalı, bu konuda Almanya’daki sigortalılık durumunun tamamını gösterir yeni tarihli TR 4 (yurtdışı çalışma) ve TR7 belgesi getirtilmesi ile sonucuna göre, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin, ikamet kaydı olan 11.11.1988 tarihi yerine, analık koruması kapsamında kalan 23.10.1989 tarihi olarak esas alınması ve tahsis şartları bakımından yeniden yapılacak irdeleme sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.07.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.