3. Hukuk Dairesi 2017/15388 E. , 2018/11204 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 01.04.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ve eki muvafakatname ile davalılara ait 17.000 m2 alanlı 12 adet taşınmazı kiraladığını, sözleşmede aylık kira bedeli 4.000.TL olarak belirtilmiş ise de esasen aylık kira bedelinin 15.000.-TL olduğunu ve gerçek kira bedeli üzerinden her ayın kira bedeline karşılık ayrı bir senet tanzim edilerek mal sahiplerine teslim edildiğini, kira ilişkisinin başlamasından bir süre sonra davalılar ile sözleşmenin sona erdirilmesi hususunda anlaştıklarını ve 14.10.2008 tarihli tutanak düzenlendiğini, iş bu tutanak içeriğinde; kira sözleşmesinin imzalanması sırasında mal sahiplerine teslim edilen sözleşmenin feshi tarihinden sonraki aylara ilişkin senetler davalılar tarafından 3. kişilere ciro edilerek verildiğinden sözleşmenin feshi sırasında aynen iade edilemediği, bu itibarla vadeleri geldiğinde 3. kişilere ödenmek zorunda kalınacak senetlerin bedellerine karşılık protokol tarihi olan 14.10.2008 tarihinden 28.02.2009 tarihine kadarki dönem için kira bedeli ödemeden kiralanan 17.000 m2 alanlı taşınmazın sadece 1.000m2 lik kısmının kullanılmaya devam edilmesi, geri kalan 16.000 m2 lik alanın 3. kişilere kiraya verilmesi ve alınacak senetlerin o an için 45.000.-TL bedelli olan alacağa mahsuben kendisine teslim edileceği hususlarının tek tek belirtildiğini, 28.02.2009 tarihinde davalılar tarafından ödenmesi gereken tutarın 45.000.-TL olduğunu, tutanakta kullanılan 1000 m2 lik bölümün 28.02.2009 tarihinde tahliye edilmesi öngörülmüş ise de bahsi geçen bölümün 30.05.2009 tarihinde tahliye edildiğini belirterek 28.02.2009 tarihinden 30.05.2009 tarihine kadar kiralananın kullanılmaya devam edilmesi sebebiyle kullanılan bölüme ait 3 aylık ne miktar kira parasından sorumlu olacağı tespit edilip, alacaklı olduğu 45.000.-TL"den düşülmesi ve davalıların borçlu oldukları bakiye miktarın tespit edilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın esasen eda davası niteliğinde olduğunu belirterek tespit talepli davanın usulden reddini, öte yandan 14.10.2008 tarihli tutanakta kararlaştırılan hususların kiralananın 28.02.2009 tarihinde tahliye edilmesi şartıyla geçerli olduğunu, kiralanan taşınmazın tamamının tahliye tarihi olan 30.05.2009 tarihine kadar davacının kullanımında olduğundan sözleşme hükümlerinin de bu tarihe kadar geçerli olduğunu savunarak davanın esastan da reddini dilemişlerdir.
Mahkemece davanın kabulüne, davacının davalılardan 33.000.-TL "den ibaret alacağı olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-) 492 Sayılı Harçlar Kanunu"nun 15. maddesine göre yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nevi ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır. Aynı Yasa"nın 28/1. maddesinin a bendinde karar ve ilâm harcının dörtte birinin peşin geri kalanın kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödeneceği hükmü yer almakta olup yine aynı Kanunu"nun 32. maddesinde yargı harçları ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağı emredici hükmü konulmuştur.
Dava açılırken, harcın eksik alınmış olması halinde mahkemece davaya devam olunabilmesi için harcın Harçlar Kanunu"nun 30 ve 33.maddeleri uyarınca tamamlanması yoluna gidilir ve davacıya takip eden celseye kadar eksik harcı yatırması için süre verilir. Şayet verilen süreye rağmen eksik harç ikmal edilmez ise HMK" nun 150. (HUMK."nun 409.) maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına, HMK"nun 150/5. maddesi gereğince üç ay içinde yenilenmeyen davanın ise açılmamış sayılmasına karar verilmelidir.
Davacı dava dilekçesinde, davalılara verdiği senetler sebebiyle borçlu olmadığının ve alacak miktarının tespitini istemiştir.
04.06.1958 gün 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada dayanılan maddi vakıaları açıklamak tarafların, bu olguları hukuken nitelendirmek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak yorumlayıp uygulamak da hâkimin görevidir. Diğer bir deyişle; bir davada maddi olayı anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. (HMK. madde 33). Anılan yasal düzenlemeye göre davayı aydınlatma görevinin mahkeme hâkimine ait olmasına göre uyuşmazlığın çözümüne ilişkin hukuki nitelendirme yapılmalıdır. Somut olayda, iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, menfi tespit isteğine ilişkindir.
Mahkemece yapılacak iş; kamu düzeninden olup, taraflarca ileri sürülmese dahi re"sen gözetilmesi gereken harç hususu dikkate alınarak davacıya dava dilekçesinde talep ettiği tutar üzerinden noksan harcı yatırması için bir sonraki duruşmaya kadar süre verilmesi, noksan harçlar tamamlanmadıkça müteakip işlemler yapılamayacağından, şayet noksan harç ikmâl edilirse işin esası incelenip hüküm kurulması, harcın tamamlanmaması durumunda 30. maddenin son cümlesi uyarınca işlem yapılması gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak Harçlar Yasası"nın 32. maddesine aykırı biçimde yargılamaya devam edilerek işin esasının incelenip, karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK. nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.