3. Hukuk Dairesi 2020/1664 E. , 2021/468 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davacılar vekili tarafından duruşmasız, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 26/01/2021 tarihinde davacılar vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davacılardan ...’in 15/09/2014 tarihinde davalı şirkete ait elektrik direğinin yakınından geçtiği sırada elektrik akımına kapılarak yaralandığını, olayın meydana gelmesinde gerekli güvenlik önlemlerini almayan davalının ağır kusurlu olduğunu, kaldı ki tehlike arz eden yapı eserinin fena yapılmasından, bakımı ve işletilmesindeki eksikliklerden davalının kusursuz sorumluluğunun da bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik davacılardan İlhan için sürekli iş gücü kaybı nedeniyle 1.000 TL maddi ve 150.000 TL manevi, İlhan"ın anne ve babası olan diğer davacılar için ayrı ayrı 50.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmişler; 07/04/2016 tarihli dilekçe ile maddi tazminat taleplerini 162.126 TL olarak belirlemişlerdir.
Davalı; davacı çocuğun yaşı dikkate alındığında, davacı anne ve babanın bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmediklerini, olayın meydana gelmesinde kusurlu olduklarını, kendisine kusur atfedilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 162.126 TL maddi tazminat ile davacılardan İlhan için 60.000 TL manevi, diğer davacılardan her biri için 15.000’er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 06/11/2018 tarihli ve 2016/20071 E. 2018/11050 K. sayılı kararla;
(...Somut olayda, dosya kapsamında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı’ndan alınan 07/03/2016 tarihli “maluliyet oranı” raporunda; ...’in yaşına göre meslekte kazanma gücünde azalma oranı hesaplandığında , bu oranın % 33,2 olduğu, 3 ay geçici olarak işgöremezliğine neden olacak nitelikte bulunduğu tespit edilmiş olup, davalı taraf bu rapora itiraz etmiştir. Davacının maluliyet oranı ile ilgili Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan rapor alınmadan, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi raporu esas alınarak maddi tazminat hesaplanmıştır. Rapor bu haliyle hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli değildir.
O halde, mahkemece; ...’in maluliyet oranının kesin olarak tespit edilmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak oluşacak sonuca göre hesaplanacak maddi tazminata karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 162.126 TL maddi tazminat ile davacılardan İlhan için 30.000 TL manevi, diğer davacılardan her biri için 15.000’er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre; davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 56/2. maddesi gereğince; hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim; bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28/05/2003 tarihli ve 2003/21-368-355 ve 23/06/2004 tarihli 2004/13-291-370 sayılı kararları).
Somut olayda; olayın oluş şekli, olay tarihi, tarafların kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, davacı ... yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının çok az olarak tayin olunduğu açıktır.
Hal böyle olunca, mahkemece; davacı ... için daha yüksek oranda bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davacı taraf yararına BOZULMASINA, 3.050 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı tarafa iadesine, 11.378,00 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.