Esas No: 2019/2025
Karar No: 2020/53
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/2025 Esas 2020/53 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi asli müdahil ..., davacı gerçek kişiler vekili ve davalılar ... ve ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ..... mevkiinde yer alan 13400 m2 yüzölçümündeki 236 ada 9 sayılı parsel 1937 tarih 208 numaralı vergi kaydına dayanılarak tarla niteliğinde ... adına tesbit edilmiş; bu tespite Mustafa, Mehmet ve Enver Keçeci çekişmeli yerin davalı ile bir ilgisi olmayıp 216 nolu vergi kaydı ile kendilerinin zilyetliğinde bulunduğu, Hazine Devletin Hüküm ve Tasarrufu altındaki yerlerden, Orman Yönetimi ise orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek itiraz etmişler; komisyonca "Enver Keçeci ve arkadaşlarının itirazlarının reddine, Hazinenin itirazının kabulüne, orman tahdit harita örneğinde gösterilen 1300 m2 kısmın ayrılarak orman cinsiyle Hazine adına tesciline, geri kalan 13400 m2"lik kısmının tarla cinsiyle, 236 ada 9 nolu parsel olarak tamamının Hazine adına tesciline, her iki parselin beyanlar hanesinde Hüseyin Keçeci mirasçılarının işgalinde olduğunun belirtilmesine" karar verilmiş ve bu karara karşı yasal süresi içinde Şehir Kadastro Mahkemesinde Enver Keçeci ve ... mirasçıları tarafından ayrı ayrı davalar açılmış, açılan davalar birleştirilmiş, yapılan yargılama sonunda davanın takip edilmediği ve yasal süre içinde yenilendiğinden bahisle açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı ..., çekişmeli taşınmazın tapuda davalı göründüğünden işlem yapılmadığı, yerin murisi Hüseyin"den mirasçılarına intikal etmiş olup, yapılan taksimde kendisine düştüğüne dayanarak kadastro mahkemesinde dava açmış, mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine, çekişmeli parselin tutanak ve ekleri asliye hukuk mahkemesinin kadastro mahkemesi sıfatıyla baktığı 1983/70 Esas sayılı dosyada bulunduğundan dosyanın gönderilmesi yolunda bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükmün davacı ... vekilince temyizi üzerine 16. Hukuk Dairesinin 02.04.2005 tarih 2004/3620-5315 sayılı kararı ile özetle; “asliye hukuk mahkemesinin 1983/70 E. - 1986/41 K. sayılı kararının davacı ...nin istemi ile ilgili olduğu, birleştirilen ... ve arkadaşlarının istemi hakkında bir karar verilmediği ve bu dava hakkında 3402 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği, süresinde açılmış bir dava mevcut olup, tutanağın kesinleşmediği belirtildikten sonra kadastro mahkemesince asliye hukuk mahkemesinin 1983/70 E. sayılı ve bu dosyada birleştirilen dava dosyasının taraflarının davaya çağrılması, iddia ve savunmaları ile ilgili delillerin istenmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, ... taşınmazın kendisine ait olduğu iddiası ile davaya katılmış, yapılan yargılama sonucunda çekişmeli 236 ada 9 sayılı parselin bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1383 m2 ve (B) harfi ile gösterilen 300 m2 olmak üzere toplam 1683 m2"lik bölümünün orman niteliğinde Hazine, geriye kalan ve (C) harfi ile gösterilen 13017 m2"lik bölümün davacı ... adına tesciline karar verilmiş, hükmün Orman Yönetimi, katılan ... ve Hazine tarafından temyizi üzerine Dairemizin 2008/5229-9638 sayılı kararıyla “1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, katılan ...’nin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarına gelince; mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Çekişmeli Saray ilçesi, Ayvacık köyü, 236 ada 9 sayılı parsel yörede 1976 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında 13400 m2 miktarla ... adına tespit edilmiş; Hazine, Orman Yönetimi ile Mustafa, Enver ve ...’nin itirazı üzerine tapulama komisyonun 15/02/1983 tarihli kararı ile taşınmazın 1300 m2’lik bölümünün orman niteliği ile Hazine adına, kalan kısmının ise tarla niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş; bu karara karşı süresi içinde Enver Keçeci ve ... tarafından şehir kadastro mahkemesinde dava açılmıştır. Dava dilekçelerinin incelenmesinde davacılar Enver ve İbrahim tarafından taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tescile karar verilen 1300 m2"lik bölümünün davaya konu edilmediği anlaşılmaktadır. Komisyon kararına ekli krokiye göre bu bölüm taşınmazın batısında bir bölümüdür. Hükme esas alınan Orman Yüksek Mühendisi Adnan İnanoğlu tarafından düzenlenmiş 02/05/2006 havale tarihli rapora ekli krokideki orman olduğu bildirilen 1383 m2 yüzölçümlü (A) bölümü ile 300 m2 yüzölçümlü (B) bölümünün taşınmazın kuzey ve güneyinde kaldığı, komisyonca orman olduğu belirtilen bölümle bir ilgisinin olmadığı anlaşılmaktadır. Komisyon kararı bu yer açısından kesinlik kazandığı ve bu yerin orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiği halde mahkemece bu husus göz ardı edilmiştir.
Mahkemece taşınmazın yukarıda sözü edilen orman bilirkişi ve fen bilirkişisi Celal Boztepe’nin raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerinin kesinleşen orman kadastro sınırları içinde; geriye kalan ve (C) harfi ile gösterilen 13017 m2 yüzölçümlü bölümünün orman kadastro sınırları dışında kaldığı kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da yörede yapıldığı bildirilen orman kadastrosuna ait işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosyaya getirtilmediğinden bilirkişi raporu denetlenemediği gibi tahdidin kesinleşip kesinleşmediği dahi anlaşılamamaktadır. Bundan ayrı temyize konu dava dosyası ile birleştirilen asliye hukuk mahkemesinin 1983/93 Esas sayılı dosyasında bulunan orman bilirkişisi Ahmet Hızal’ın 11/11/1983 tarihli raporunda taşınmazın orman alanında kalan bölümlerinin 1622 m2 ve 1084 m2 olmak üzere toplam 2706 m2 olduğu açıklandığı halde, yine dosyada birleştirilen Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/70 Esas sayılı dosyasında aynı kişi tarafından orman olan bölümlerinin 2563 m2 ve 563 m2 olmak üzere toplam 3126 m2 olduğu açıklanmış olup raporlar içerik açısından çelişkili olduğu gibi raporlara eklenen krokiler de (B) bölümü açısından tamamen farklıdır. Mahkemenin hükme esas aldığı Orman Yüksek Mühendisi Adnan İnanoğlu’nun raporu ise bu raporların hiç biri ile uyumlu değildir. Dosyada birbiri ile çelişen üç ayrı rapor bulunmakta olup çelişki giderilmeden hüküm kurulmuştur.
Komşu 5, 6, 7, 8 ve 10 sayılı parsellere ait tutanak örnekleri ile dayanak kayıtları tüm değişiklikleri ile getirtilerek uygulanmamış, yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarının doğruluğu denetlenmemiştir. Dinlenen yerel bilirkişi ve tanık anlatımları kesin tarih ve olgulara dayalı olmadığından kanı uyandırmamaktadır. Taşınmaza uyduğu kabul edilen 1963 tarih, 216 numaralı vergi kaydının çekişmeli yer dışında başka parsellere uygulanıp uygulanmadığı araştırılmamış, kaydın bir hududunun “orman” okuması ve taşınmazın ormana bitişik olması nedeniyle miktarı ile geçerli olacağı düşünülerek kapsamı belirlenmemiştir.
Bu nedenlerle mahkemece öncelikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosyaya getirtilmeli, kadastro tutanağının düzenlendiği 23/08/1976 tarihinden önce yapılıp kesinleşen bir orman kadastrosu var ise önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir.
Tespit tarihinden önce yapılıp kesinleşen bir orman kadastrosu yoksa, yada orman kadastrosu 4785 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 13/07/1945 tarihinden önce yapılmışsa bu kez bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceğinden bu durumda, mahkemece eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, keşifte uygulanmak suretiyle; çekişmeli taşınmazın, bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, keza taşınmazın tespit tarihindeki fiili durumunun tespiti bakımından 1960-1970’li yıllara ait memleket haritası ve hava fotoğrafları da uygulanarak bu haritalara göre de konumu saptanmalıdır. Taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi durumunda dayanılan vergi kaydı yöntemince uygulanıp çekişmeli yer dışında bir başka parsele uygulanıp uygulanmadığı araştırılarak miktarı ile geçerli kapsamı belirlenmeli, miktar aşımı söz konusu ise bu miktar yerin sınırda bulunan ormana el atmak suretiyle kazanıldığı kabul edilmelidir. Miktar aşımı yok ise yerel bilirkişi ve tanıklar dinlenip kesin tarih ve olgulara dayalı olarak beyanları alınmalıdır. Uygulamada usulü kazanılmış hak nazara alınmalı, komisyon kararı gereğince orman olduğu belirlenen 1300 m2 yer ile son kararda orman olduğuna karar verilen 1383 m2 ve 1683 m2"lik yerlerle ilgili kararın kesinleşmiş olduğu; son durumda uyuşmazlığın taraflardan yalnızca Orman Yönetimi, Hazine ile ... ve ... arasında olduğu gözetilmelidir. Değinilen yönler gözetilmeksizin kurulan hüküm usul ve kanuna aykırıdır.” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, dava konusu Tekirdağ ili, Saray ilçesi, Pazarcık mahallesi, Ayvacık Kopmuş mevkii 236 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 08.09.2014 tarihli Orman Yüksek Mühendisi Hüseyin Çimen ve Harita Mühendisi Alparslan Arslan"ın müşterek olarak düzenlemiş oldukları bilirkişi raporundaki ekli 3 numaralı haritadaki (A) 1372.33 m2, (B) 92.52 m2 ve (D1) 47.86 m2 olmak üzere toplam 1512.71 m2"lik kısmın orman vasfıyla davalı Hazine adına tesciline, geriye kalan (C) 11359.24 m2 ve (D2) 1640.17 m2 olmak üzere toplam 12999.41 m2"lik kısmın tarla vasfıyla davalı Hazine adına tesciline, asli müdahil ..."nin davasının reddine karar verilmiş, hüküm asli müdahil ..., davacı gerçek kişiler vekili ve davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadasttro tespitine itiraza ilişkindir.
1- Asli müdahil ..."nin temyiz itirazları yönünden:
Mahkemece verilen 2004/1-2006/1 sayılı hüküm asli müdahil ... tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 2008/5229 - 2008/9638 sayılı kararıyla asli müdahil ...’nin temyiz itirazları yerinde görülmeyerek tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş olup, bozmaya uyularak yapılan yargılama soncunda verilen temyize konu hükmü yeniden temyiz hakkı bulunmadığından, asli müdahil ..."nin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacılar vekili ile davalılar ... ve ... vekilinin çekişmeli taşınmazın (A), (B) ve (D1) ile gösterilen bölümlerine yönelik temyiz itirazları yönünden:
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın (A), (B) ve (D1) ile gösterilen bölümlerinin orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3- Davacılar vekili ile davalılar ... ve ... vekilinin çekişmeli taşınmazın (C) ve (D2) ile gösterilen bölümlerine yönelik temyiz itirazları yönünden:
Mahkemece çekişmeli taşınmazın (C) ve (D2) ile gösterilen bölümlerine gerçek kişilerin dayandığı vergi kayıtlarının uymadığı ve zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle taşınmaz bölümlerinin Hazine adına teeciline karar verilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmaz bölümlerinin 1956 tarihli hava fotoğrafı ve bu hava fotoğraflarına dayandırılarak oluşturulan memleket haritasındaki kullanım durumu ve taşınmaz üzerinde yer alan bitki örtüsü usulünce incelenmemiş, gerçek kişilerin dayandığı vergi kaydı usule uygun şekilde zemine uygulanarak çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı ve taşınmazın tespit tarihinde kimin kullanımında olduğu ve tespit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının olup oluşmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmemiştir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
O halde mahkemece, 1963 tarih ve 216 numaralı vergi kaydı ve vergi kaydının uygulandığı tüm parsellerin tutanakları, davalı ise dava dosyaları getirtilmeli, yine 1956 hava fotoğrafları ve bu hava fotoğraflarına dayanılarak üretilen memleket haritası ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi)hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığı yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; taşınmazın tespit tarihinde kimin kullanımında olduğu ve tespit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının olup oluşmadığı, oluşmuş ise hangi gerçek kişi yararına oluştuğu duraksamaya yer vemeyecek şekilde belirlenmeli; gerçek kişilerin dayandığı 1963 tarih ve 216 numaralı vergi kaydı zeminde mahalli bilirkişi yardımıyla tek tek bulunarak, fen bilirkişi krokisi üzerine yazılarak keşfi izleme olanağı sağlanmalı ve bu suretle vergi kaydının sınırları ile kapsadığı tüm taşınmazlar net olarak belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın vergi kaydının kapsamı içerisinde kalan bölümlerinin gerçek kişiler tarafından kullanılan yerlerden olması gerektiği gözetilmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 03/07/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; asli müdahil ..."nin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davacılar vekili ile davalılar ... ve ... vekilinin çekişmeli taşınmazın (A), (B) ve (D1) ile gösterilen bölümlerine yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,
3) Üçüncü bentde açıklanan nedenlerle; davacılar vekili ile davalılar ... ve ... vekilinin çekişmeli taşınmazın (C) ve (D2) ile gösterilen bölümlerine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu taşınmaz bölümlerine yönelik olarak BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/01/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.