21. Hukuk Dairesi 2015/9048 E. , 2015/13953 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, rapora istinaden tahakkuk ettirilen prim borcu ve ek bildirge bordro istenmesine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükm taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının ..."de dahil yanında hiçbir işçi çalışmadığından dolayı Kurum"un 18.12.2008 tarihli ... sayılı rapor ile bu rapora istinaden tahakkuk ettirilen prim borcu, ek bildirge ve bordro istenmesine dair işlemlerin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; ek bildirge, bordro istenmesi işlemlerin iptali talebinin reddine, tahakkuk ettirilen prim borcunun kısmen iptali prim borcunun 7.053.53 TL olması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, 18.12.2008 tarihli .. sayılı rapor ile bu rapora istinaden tahakkuk ettirilen prim borcu, ek bildirge ve bordro istenmeseni dair işlemlerin iptali noktasında toplanmaktadır.
Kurum tarafından düzenlenen 8.12.2008 tarihli 1..sayılı asgari işçilik inceleme raporunda, davacıya ait otobüs işletmesi ...s. numaralı işyeri ile ilgili yapılan tespitler sırası ile şöyledir;
*Dava dışı işçi ..."in en azından tebligat parçasını aldığı 21.11.2006 tarihinde işyerinde hizmet kadiyle çalıştığının kabulü ve bildirimin süresinde yapılmaması sebebiyle 506 sayılı yasanın 140. maddesi gereğince idari para cezası uygulanması ve ..."in 1 günlük çalışması nedeniyle ek prim tahakkuku yapılmasına,
*İşyerinin yasa kapsamına alınma tarihinin 1.1.2004 olarak değiştirilmesi ve işyeri kayıt ve belgelerinin kısmen ibraz edilmesi sebebiyle işveren hakkında 506 sayılı yasanın 140. maddesi gereğince idari para cezası uygulanması,
*Davacıya ait işyerinde 2004/Eylül ayı itibariyle 4 araçın ve 95 gün çalışmanın tespit edilmesi nedeniyle işyerinden işçi bildirilmemesi sebebiyle en az 4 sigortalının bildirimi yapılması gerektiğinden işveren hakkında 506 sayılı yasanın 140. maddesi gereğince idari para cezası uygulanması ve yine bu sebeple eksik işçilik tutarlarına ilişkin prim tahakkuklarının yapılmasıdır.
1-Dava konusu olarak ilk inceleme davacı adına düzenlenen 2.7.2009 tarihli 8.682.046 ve 8.681.797 sayılı işlemlerde yapılacaktır; söz konusu işlemlerle davacı adına işyeri kayıtl ve belgelerinin 15 gün içinde incelemeye sunulmaması nedeniyle 3.816.00 TL idari para cezası ve sigortalının çalışmaya başladığı tarihten önce bildirgenin verilmemesi, işyeri bildirgesinin geç verilmesi ve 2004/1-2006/11. aylar arası aylık prim-hizmet belgelerinin süresinde Kuruma vedilmemesi nedeniyle 15.554.00 TL idari para cezası düzenlediği anlaşılmaktadır. İdari para cezalarına ilişkin olarak 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesindeki düzenlemede “İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kesinleşir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezalarına karşı Kuruma itiraz etme veya yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak, Kurumca itirazın reddedilmesi veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 80 inci madde hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir” denilmektedir. Yine, 5510 sayılı Yasa"nın mükerrer 102. maddesinde de; “İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. (İptal üçüncü cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 28/11/2013 tarihli ve E.: 2013/40, K.: 2013/139 sayılı Kararı ile.) (…)
Bu düzenleme karşısında davacıya 2.4.2010 tarihinde tebliğ edilen yukarıda sözü geçen idari para cezalarına davacı tarafından 16.10.2010 tarihinde yapılan itiraz sadece ..."in çalışmadığına ve buna dair işleme ait olup, bu işlem 1.593.00 TL miktardan ouşmaktadır. Idari para cezalarının düzenlenmesine sebep olan işyeri kayıtlarının incelenmek üzere süresinde verilmemesi, işyeri bildirgesinin ve sigortalı işe giriş bildirgesinin süresinde verilmemesi ve 2004/1-2006/11. aylar arası aylık prim ve hizmet belgelerinin süresinde verilmemesi sebebiyle düzenlenen idari para cezalarına komisyon nezdinde itiraz edilmediğinden bu idari para cezaları kesinleşmiş olup, itiraz edilen 1.593.00 TL idari para cezası yönünden ise komisyon red kararının tebliğ tarihi 20.4.2010 olmasına rağmen dava tarihi 18.06.2010 olması nedeniyle 1 aylık yasal süre geçirildiğinden bu yöndende idari para cezası kesinleşmiştir.
2-Dava konusu ikinci inceleme ise davacı tarafından iptali istenen eksik işçilik nedeniyle tahakkuk ettirilen prim borcu, ek bildirge ve bordro istenmesine dair işlemler üzerinde yapılacaktır;
506 sayılı Yasanın konuya ilişkin 130. maddesinde yer alan; “İşverenin Kuruma, emsaline, yapılan işin nitelik, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütülmesi için gerekli olan sigortalı sayısının, çalışma süresinin veya prime esas kazanç tutarının altında bildirimde bulunduğunun Kurumca saptanması halinde, işin yürütülmesi için gerekli olan asgari işçilik miktarı, yapılan işin niteliği, bünyesinde kullanılan teknoloji, iş yerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan işçi sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurları dikkate alarak sigorta müfettişi tarafından tespit edilir.” düzenlemesi; kayıt dışı çalışmadan kaynaklanan prim kaybının önüne geçilebilmesi yönünden, 506 sayılı Yasanın 79. maddesindeki yöntem ve asgari işçilik oranlarıyla bağlı kalınmaksızın, eksik işçilik bildiriminde bulunulup bulunulmadığının tespitine imkan vermektedir. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 85. maddesinin ilk fıkrası da anılan maddeye paralel düzenleme içermektedir.
5502 sayılı Yasa"nın 17/d bendine göre; ..ı işin yürütümü açısından gerekli olan asgarî işçilik tutarını tespit etmekle görevli olup bu görevini müfettişleri eliyle yerine getirmektedir.
506 sayılı Yasa"nın 130. maddesine göre; sigorta müfettişlerince görevleri sırasında saptanan Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Bu maddenin uygulamasında teftiş, kontrol ve denetleme yetkisine sahip olanlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar muteberdir. Genel ilke bu olmakla birlikte, yasal karinenin aksi kanıtlanabileceği gibi Kurumun prim alacağının esasını teşkil eden müfettiş raporuna yönelik itirazlarda, müfettiş raporundaki saptamaların gerçeğe uygun olup olmadığının mahkemece araştırılması, özel ve teknik bilgiyi gerektiren asgari işçilik uygulamasına dair uyuşmazlıklarda HMK."nın 266. maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.
Yine 506 sayılı Yasa"nın 130. maddesinde belirtildiği üzere; işin yürütülmesi için gerekli olan asgari işçilik miktarının belirlenmesi titiz bir araştırma ve inceleme gerektirdiği gibi Kurumun eksik işçiliğe dayalı re"sen prim ve gecikme zammı tahakkuku işlemine karşı itiraz ve dava yolu öngörüldüğüne göre, mahkemenin önüne gelen uyuşmazlığı yeterli ve gerekli bir araştırma ile tereddüte yer bırakmayacak biçimde sağlıklı bir çözüme kavuşturması gerekir. Aksi hal, Kurumun yaptığı işlemlerin peşinen doğru veya yanlış olduğunun kabulü anlamına gelir ki, bu yorum Kurum işlemlerine karşı itiraz ve dava yolu imkanı veren Kunun"un özüne ve hukuk Devleti anlayışına ters düşer.
Asgari işçilik uygulamasına dair uyuşmazlıkların sağlıklı çözümü için, kayıt ve defterler üzerinde inceleme yapılması, faturaların doğruluğunun ve niteliğinin belirlenmesi, incelemeye konu işin (sektörün) özelliklerine göre işçilik miktarının ve asgari işçilik oranının tespiti gerekir. Bu hususların incelenmesi ise özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden; HMK."nın 266. maddesine göre asgari işçiliği teknik usullerle saptamasını bilen bir hukukçu, serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişi (veya yeminli mali müşavir) ve asgari işçilik incelemesine konu iş (sektör) konusunda bilgi sahibi (inşaat mühendisi, elektrik mühendisi, otel yöneticisi vb.) bir bilirkişi olmak üzere üç kişilik bilirkişi kurulundan açıklayıcı ve denetime elverişli rapor alınmalıdır
somut olayda, davacı tarafından iptali istenen prim borcu, ek bildirge ve bordro istenmesine dair işlemlerin idari prosedürün tamamlanmadığı, Kurumca davacıya tebliğ edilen ve davacıdan eksik işçilikli ilgili istenen herhangi bir ek prim tahakkuk belgesi,bordro ve bildirgenin olmadığı açıktır. Bu nedenle her ne kadar davacıya ait işyerinde düzenlenen asgari işçilik inceleme raporuyla ilgili yukarıda belirtilen maddeler kapsamında araştırma yapmak gerekli ise de, davacıya asgari şiçilik nedeniyle ilgili tebliğ yapılıp idari prosedür kısmına geçilmediğinden davacının bu talebi yönünden de yasal şartlarını sağlamadığı anlaşılmaktadır.
3-Dava konusu üçüncü inceleme ise , davacıya ait işyerinde ..."in çalışanı olarak tebliğ almıs nedeniyle Kurum tarafından işçi olarak en az 1 gün fiili çalışması karşılığında istenen bildirge ve prim üzerinde yapılacaktır;
506 sayılı Yasanın konuya ilişkin 79. maddesi ".... İşveren, sigortalıların adını, soyadını, sigorta sicil numarasını ve çalıştığı süreyi gösteren ve örneği yönetmelikle belirlenen bir belgeyi işyerinde, birden ziyade işyeri olması halinde her işyerinde ayrı ayrı olmak üzere, işçiler tarafından da görülebilecek bir yere asmaya mecburdur. Bu yükümlülükleri yerine getirmeyen işverenler hakkında 140 ıncı madde hükümleri uygulanır. 140 ıncı maddenin uygulanması prim belgelerinin Kuruma verilmesine mani teşkil etmez. Fiilen veya kayden çalıştığı tespit edilen sigortalılara ait olup bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca resen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz tahsilatı, durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili mahkemeye başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması prim borcunun tahsil ve takibini durdurmaz."
Somut olayda davalı işyerinde Kurum tarafından düzenlenen ..."in çalışmasına dair işlem yerinde olup, davacının bu talebinin de reddi gerekir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin ve yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmadan davanın tümden reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının tüm temyiz itirazlarının reddi ile, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
17/06/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.