3. Hukuk Dairesi 2017/10584 E. , 2018/11396 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; maliki bulunduğu 3 adet iş makinasının işletilmesi hususunda davalı ile 09/10/2014 tarihli ortaklık protokolünü imzaladığını, ancak davalının ortaklığa katılım payını ödemediği gibi ortaklığa konu 1 adet iş makinasını 3. kişilere kiralamak suretiyle gelir elde ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, iş makinasının 8 aylık kira bedelinden şimdilik 20.000 TL"nin 09/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, talebin kira alacağı olarak kabul edilmesi halinde sulh hukuk mahkemesinin, haksız fiil olarak kabul edilmesi halinde ise asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, esas yönünden ise davaya konu iş makinasının davacı şirketin yetkilisi olan ... ile arasında kurulan adi ortaklığa ait olduğunu, adi ortaklığın feshi istemiyle ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde açmış olduğu 2015/96 Esas sayılı davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece ticaret sicilinde kaydı bulunmayan davalının tacir olmaması nedeniyle davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçe gösterilerek, davanın görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, adi ortaklığa tahsis edildiği ileri sürülen iş makinasının davalı ortak tarafından 3. kişilere kiraya verildiği iddiasıyla, elde edilen kira gelirinin tahsili istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere, adi ortaklık; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir(TBK. 620/1 md.). Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını veya emeklerini) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur.
Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 09/06/2015 tarihinde açılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi"nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.
6335 Sayılı Kanun"un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemeler ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay tarafından re"sen incelenir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalının, kurulduğu ileri sürülen adi ortaklık ile aynı alanda faaliyet gösteren dava dışı limited şirketin ortağı olduğu, ayrıca davacı tarafında kabulünde olduğu üzere davalının kendine ait ticari işletmesinde iş makinesini kiralayarak gelir elde ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davalının, faaliyetlerini yürüttüğü işletmenin niteliği gözetildiğinde ticari işletme mahiyetinde olduğu, dolayısıyla ticari işletmeyi kendi adına yürüten davalının da 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 12. maddesi uyarınca tacir sıfatını taşıdığı açıktır.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlık konusu ticari işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu gözetilerek davanın esasının incelenmesi gerekirken, sadece ticaret sicili kayıtları esas alınarak davanın görev yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.