3. Hukuk Dairesi 2017/10743 E. , 2018/11523 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalıdan harici sözleşme ile daire satın aldığını ve ödemesi gerekli peşinatları ve bir kısım taksitleri ödediğini, ancak 22.000,00 TL miktarı ödeyememesinden ötürü davalının devretmesi gereken tapunun yarı hissesini kendi üzerine yaptığını, dairenin borcu bitene kadar davalının kullanımına bırakıldığını ve davalının bu taşınmazı 2 yıl kadar kiraya verdiğini, bu kullanıma bağlı olarak alınan kira bedelleri borcundan düşülmek üzere anlaşmaya varıldığını, ancak davalının bu kira bedellerinin borcundan düşmeye yanaşmadığını, taşınmazın kamulaştırıldığını ve kamulaştırma bedelinin yarısı olan 95.000,00 TL’nin davalıya ödendiğini ileri sürerek belirterek davalıdan toplam 68.000,00 TL ana para yönünden alacaklı olduğunun tespitini, takip tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, itirazın iptalini ve % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı tarafından kendisine ödenen toplam 40.000,00 TL karşılığında dairenin yarı yarıya tapu edildiğini, sonrasında herhangi bir ödeme yapılmadığını, daha sonra söz konusu dairenin kamulaştırıldığını belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddini, takip alacağının % 20’sinden az olmamak üzere tazminata karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacının edimini süresinde yerine getirmediği, kısmen ödemede bulunduğu bu sırada alım satıma konu dairenin kamulaştırıldığı ve satıcının kamulaştırma bedelinden daire bedelinin ödenen kısmına tekabül eden kadarını davacıya ödediği, davacının daha fazla ödemede bulunduğu iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) TMK"nun 6. maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir.
Somut olayda; ispat yükü üzerinde olan davacı taraf, iddiasını yazılı deliller ile ispat edememiştir. Ne var ki, davacının dava dilekçesinde belirttiği delilleri arasında ‘’yemin ‘’ delilinin de yer aldığı anlaşılmakla, davacıya iddiasını ispat noktasında yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle, ispat yükü üzerinde olan davacı tarafa yemin teklif hakkının 6100 sayılı HMK’nun 225 vd. maddelerine uygun şekilde hatırlatılması ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.