4. Hukuk Dairesi 2013/15965 E. , 2014/10242 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2013
NUMARASI : 2011/494-2013/248
Davacı A.. K.. vekili Avukat H. K.. tarafından, davalı Harika Keklikoğlu (Sapmaz) aleyhine 14/10/2011 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/06/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının kendisi hakkında hile ile mal ayrılığı sözleşmesi imzalattırdığı ve çocuklarını kaçırdığı iddialarıyla şikayetçi olduğunu, soruşturmaların takipsizlikle sonuçlandığını, ticaretle uğraşan saygın bir iş adamı iken en ağır suçlama ve ithamlarda karşı karşıya kaldığını belirterek manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; taraflar arasında boşanma davası devam ederken davalının C.Başsavcılığına şikayette bulunarak davacı hakkında soruşturma açılmasına sebep olduğunu, sonuçta takipsizlik kararı verildiğini, davalının ısrarla sözleşmenin iptali hakkında dava açtığını bu davanın da reddedildiğini, davacının yasal hakkı olduğu sırada kızını alarak görüşmede bulunduğu ve kızını süresi içerisinde getirmeyince kızını kaçırdığı iddiasıyla şikayette bulunulduğunu, davacı hakkında kamu davası açılmışsa da kasıt unsuru bulunmadığından beraatına karar verildiğini, tüm bu şikayetlerin davacıya zarar vermek ve onu üzmek amacıyla yapıldığı kanaatına varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılması veyasorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda; taraflar arasında boşanma davası devam ederken birtakım olaylar nedeniyle karşılıklı olarak şikayette bulunularak yasal dava haklarının kullanıldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafından davacı eşi hakkında ortak çocuğun alıkonulduğu yönündeki şikayet üzerine Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi"nin 2010/379 esas, 2011/218 sayılı kararıyla kasıt yokluğu nedeniyle red kararı verilmişse de; davacının mahkemece karar verilen takvime uymadığı belirlenmiştir. Davacının dava konusu şikayetler ve davalar nedeniyle yaptığı suç duyurusu üzerine, davalı hakkında iftira suçundan soruşturma yapılmışsa da; davalının yasal şikayet hakkını kullandığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmiş, itiraz üzerine takipsizlik kararı kesinleşmiştir.
Şu durumda, yapılan şikayetler için emare bulunduğu ve davacı hakkında açılan davaların boşanma davası kapsamında yasal hakların kullanılması niteliğinde olduğu gözetilerek davanın tümden reddi gerekirken, davalının manevi tazminatla sorumlu tutulmuş olması dosya kapsamına uygun bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.