14. Hukuk Dairesi 2015/15093 E. , 2016/2761 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 24.05.2012 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi verilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacıların murisi.... uyruklu...."nun vefat ettiğini, murisin adına kayıtlı... ada .. parsel sayılı taşınmazın mirasçılarının gerekli araştırma yapılmadan bulunamaması üzerine hükmen vakfı adına tescil edildiğini ileri sürerek, taşınmaz maliki ...."nun mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir.
Davalı idare vekili, davacıların murisi ile tapu malikinin aynı kişi olduğunun tespiti yönünde dava açmaları için davacılara süre verilmesi ve bu hususun önsorun yapılması gerektiğini, aynı taşınmazla ilgili olarak idareleri aleyhine üçüncü kişiler tarafından tapu iptali ve tescil davası açıldığını ve davanın derdest olduğunu, davacıların kayıt malikinin mirasçıları olmadıklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı idare vekili temyiz etmiştir.
Mirasçılık belgesi, mirasçıların murisle irs ilişkisini ve miras paylarını gösteren bir belgedir. Hukukumuzda mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davaların kural olarak hasımsız olarak açılması ve çekişmesiz yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması gerekmekte ise de hukuki yarar bulunması koşulu ile bu tür davaların uyuşmazlık çıkaran kişiler hasım gösterilmek suretiyle hasımlı olarak açılması ve çekişmeli yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması da mümkün bulunmaktadır.
Yabancıların taşınmaz edinmeleri ve mirasçılığı Türk Hukukunda sıklıkla mevzuat değişikliklerine konu edilmiş olup...."ten önceki dönemde 1868 tarihine kadar.... Devletinde bir kısım istisnalar hariç yabancı gerçek kişilerin taşınmaz mal edinmelerine ilişkin bir hak tanınmamıştır. 08.06.1868 tarihinde kabul edilen "...." (Safer Kanunu) ile buna dayalı imzalanan 09.06.1868 tarihli Protokol uyarınca Hicaz toprağı hariç ..., .....,..., ..., ..., ...,...,...,...,...,...,..., ...,..., ... ve ... vatandaşlarının ... tebasıyla eşit durumda bulundukları kabul edilmiş ve bu durum kapitülasyonların kaldırılması hakkındaki kanunun yürürlüğe girdiği 1914 yılına kadar devam etmiştir. 24.07.1923 tarihinde imzalanan... Antlaşması ile yabancıların taşınmaz edinmelerinde karşılıklılık aranacağı hükme bağlanmıştır. 22.12.1934 tarihli ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 35. maddesinde sınırlamaya ilişkin diğer kanuni hükümler saklı kalmak üzere ve karşılıklı olmak şartıyla yabancı gerçek kişilere Türkiye"de taşınmaz edinme ve miras hakkı tanınmıştır.
Türk Medeni Kanununun 598. maddesine göre başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir. 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 17. maddesine göre mirasçılık ve mirasın geçişi murisin ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.
Somut olayda; 232 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kayıt malikinin mirasçıları var olduğu halde mirasçısı bulunmadığından bahisle alınmış mahlul kararına dayalı olarak "... ... Muhassılı ve... ..." adına "yolsuz" tescil edildiği ve üçüncü kişiler tarafından da mirasçı olduklarından bahisle açılan tapu iptal ve tescil davasının derdest olduğu iddia edildiğinden, belirtilen tüm bu kayıtlar ve mahkeme dosyaları hep birlikte incelenerek gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacıların tapu kayıt malikinin mirasçıları olup olmadıkları ve tabiyet durumuna göre Türkiye"de mal edinmelerine olanak bulunup bulunmadığı, ülkeler arasındaki anlaşmalara ve bakanlar kurulu kararlarına göre taşınmaz malikinden kendilerine intikale esas olacak mirasçılık ilişkisi bulunup bulunmadığı araştırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.