Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/6846
Karar No: 2020/68

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/6846 Esas 2020/68 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2017/6846 E.  ,  2020/68 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar vekili dava dilekçesi ile; ... ili, .... ilçesi, ... köyü, 179 parsel sayılı 2778 m² miktarındaki taşınmazın 21/07/1993 tarihinde davacıların murisi ... tarafından satın alındığını, dava konusu taşınmazın tapu kaydının satış tarihinde herhangi bir kısıtlama ve açıklama içermediğini, davacıların murisinin bu taşınmazı iyi niyetle tapuya güvenerek satın aldığını, davalı Hazine tarafından bu taşınmazın orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı gerekçesi ile ikame edilen davada, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/225 E. - 2004/359 k. sayılı kararı ile taşınmazın tamamının tapusunun iptali ve orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, bu karar ile hiçbir bedel ödenmeksizin taşınmazın Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle müvekkilerinin mağdur edildiklerini, müvekkillerinin mülkiyet hakkından mahrum bırakıldıklarını, bu durumun insan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasına ilişkin sözleşmenin 1 nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı 1. maddesine de aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kesinleşen mahkeme kararları ile hiçbir bedel ödemeksizin tapusu iptal edilen toplam 2778 m² miktarındaki taşınmazın rayiç bedelinin fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 20.000,00 TL"sinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istediği anlaşılmıştır.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davalı ... Yönetimi adına açılan davanın husumetten reddine, Hazine aleyhine açılan davanın ise; ... ilçesi, ... köy 179 sayılı parsele ait tapu kaydı üzerinde, 24/03/1986 tarih ve 1431 yevmiye no ile, "Devlet Ormanıdır" şeklinde şerh bulunduğu, davacıların murisi ..."in bu taşınmazı 21/07/1993 tarihinde bu şerhi görerek satın aldığı, orman olan yerin özel mülkiyete konu olamayacağının bu şerhle davacılar ve murisleri tarafından bilindiğinin kabul edilmesi gerektiği, tapudaki orman şerhi gözetildiğinde, davacıların murisinin tapudaki kayda güvenerek iyi niyetle taşınmazı satın aldığı ve tapuda orman kaydının bulunmadığı yönündeki beyanlarına itibar etmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle esastan reddine karar vermiş, davacıların temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 16/06/2014 gün ve 2014/3868 E. - 17213 K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiş, Orman Yönetiminin karar düzeltme istemi ise reddedilmiştir.
    Bozma kararında; "Yapılan incelemede; ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 179 parsel sayılı 2.778,00 m² miktarındaki taşınmazın 21.07.1993 tarihinde davacıların murisi ... tarafından satın alındığı, davalı Hazine tarafından bu taşınmazın orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı gerekçesi ile ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/225 E. - 359 K. sayılı kararı ile taşınmazın tapu kaydı iptali edilerek orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği ve bu kararın 17.10.2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
    4721 sayılı TMK"nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder" hükmü yer almakta olup, burada Devletin sorumluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Kusurun varlığı ya da yokluğu, Devletin sorumluğu için önem taşımayıp, sadece Devletin, memuruna rücuu sırasındaki iç ilişki de önemlidir.
    Açıklanan nedenlerle; davacılar murisi ... Kemik tarafından 1993 yılında satın aldığı taşınmazın, tapu kaydına güven ilkesi çerçevesinde satın alındığı, tapu kaydında taşınmazın satışına engel bir durum bulunmadığı gibi tapu sicil müdürlüğü tarafından satışın gerçekleştirildiği, açılan dava sonucu tapu kaydının iptal edildiği, kaydın yitirilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Devletin sorumluluğunu gerektirdiği, Hazine aleyhinde açılan davada işin esasına girilerek, sonucuna göre işlem yapılması gerekirken yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir." hususlarına değinilmştir.
    Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu: Orman Yönetimi yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı Hazine yönünden açılanın kabulüne, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmak sureti ile 20.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı Hazine"den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava TMK nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
    Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, tapu kaydında orman şerhi bulunanan taşınmazı şerhin varlığını bilerek satın alan kişi, kendi ağır kusuru sebebiyle zararının oluşmasına neden olduğundan bu kişi lehine 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca tazminata hükmedilemeyecektir. Davacıların murisi taşınmazı 1993 yılında tapudaki orman şerhine rağmen satın alma ile edinmişse de, mahkemece verilen ilk hükmün Yargıtay 5. Hukuk Dairesince bozulması ve mahkemece bozmaya uyulmasına göre davacılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
    4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Zararın meydana geldiği tarihe göre de tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
    Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3 E. - 1998/1 K. sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
    Bu hususlar belediye başkanlığından ve su ve elektrik idarelerinden ve diğer ilgili merciilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın değerlendirme tarihinde (tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihte) arsa niteliğinde olup olmadığı saptanmalıdır.
    Mahkemece taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmaza ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili belediye başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun da denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazın değeri, tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihe göre hesaplanmalı, taşınmaların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekmektedir .
    Somut olaya gelince; davacılara ait 179 sayılı parselin tapu kaydı Hazine tarafından açılan ... 2. Asliye Hukuk mahkmesinin 2003/ 225 E. - 2004/ 359 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve bu hüküm 07.10.2005 tarihinde kesinleşmiştir. Davacıların zararı, tapu iptal kararının kesinleştiği 07.10.2005 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması ve tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değerinin belirlenmesi gerekirken, iptal davasında orman bilirkişi tarafından iptal davasının açıldığı tarih için belirlenen m² değeri üzerinden mahkemece re"sen taşınmazın değerinin belirlenmesi hatalıdır.
    Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmazın zararın doğduğu 07.10.2005 tarihinde yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa yahut arazi vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinde belirtilen yönteme göre oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden keşif yapılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre bu tarihteki gerçek değeri varsa üzerinde bulunan yapıların Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle tespit edilmeli, emsal satış yöntemine göre zarar belirlenecek ise taraflarca gösterilecek veya bilirkişi kurulu tarafından resen belirlenecek emsaller arasından, değerlendirme tarihine yakın zamanda, gerçek satışlara ait taşınmazın resmi satış tablosu getirtilmeli, imar parsellerine yakın olup olmadığı, kadastro veya imar parseli niteliğinde olup olmadığı, DOP düşülmesi gerekip gerekmediği araştırılmalı, çekişmeli taşınmazın konumunun, emsal taşınmaz ve çevredeki yakın imar parselleri ile birlikte kroki üzerinde gösterildiği, denetime imkan veren rapor hazırlattırılmalı ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, incelemeye dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/01/2020 günü oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi