3. Hukuk Dairesi 2017/10906 E. , 2018/11691 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ... ili,... ilçesi,... mahallesi 289, 291, 647 parsellerde evinin,ahırının, ağaçlarının bulunduğunu, davalı kurumun ihmali neticesinde yangın çıktığını, kendisine ait ağaçların, ev ve ahırın zarar gördüğünü, ... 1.AHM"nin 2014/286 D.iş sayılı dosyasında tespit yapıldığını ileri sürerek, 59.230,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, elektrik tellerinin birbirine çarpıp yangın çıktığının iddia edildiğini, ancak o hatta enerji olmadığını, bu nedenle böyle bir şeyin mümkün olamayacağını,yaptıkları tespitte bahsi geçen hattın sonundaki tek abonenin faal olmayan abone olduğunun teyit edildiğini, ayrıca tellerin bakımlarının periyodik olarak yapıldığını, yangının şirketlerinden kaynaklanan bir neden yüzünden çıkmasının imkansız olduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece;davanın kabulüne,59.230,00 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 12/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Bilindiği üzere zarar, malvarlığında meydana gelen bir azalmayı yani eksilmeyi ifade eder. Bu eksilme, mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Nitekim tazminatın amacı da, mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır. Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır.
Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere; meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerekmektedir. Bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise, ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir.
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporu incelendiğinde, raporda kısmen ve tamamen zarar gören ağaçlara yönelik zarar hesabının yukarıdaki yönteme göre yapılmadığı,zarar gören ağaçların yaşı,hasar durumu,adedi,birim değeri baz alınmak suretiyle toplam zarar miktarına ulaşıldığı anlaşılmaktadır.Bu haliyle söz konusu 07.03.2016 tarihli ziraat bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı kuşkusuzdur.
Bu itibarla mahkemece;yukarıda ifade edilen hususlar ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle,davaya konu edilen ağaçlarda meydana gelen zararı net bir şekilde ortaya koyacak, belirtilen eksiklikleri giderir nitelik ve nicelikte, alanında uzman ziraat bilirkişisinden rapor alınması suretiyle hüküm tesisi gerekirken,yanılgılı değerlendirme ile yetersiz ziraat bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.11.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.