3. Hukuk Dairesi 2017/10855 E. , 2018/11692 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, oğlu ..."nun 23/10/2011 tarihinde meydana gelen deprem sırasında davalılara ait binanın enkazı altında kalarak yaşamını yitirdiğini, meydana gelen deprem dolayısıyla ihmali bulunanlar hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nda soruşturma yürütüldüğünü, davalıların binanın inşa sahibi olması sebebiyle sorumlu olduğunu,oğlunu yitirmesi sebebiyle destekten yoksun kaldığını ve yine elem ve ızdırap duyduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi tazminat, 50.000 TL manevi tazminatın 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, (diğer kusuru olabilecek sorumluların kusurlarından müteselsilen ve müştereken sorumlu olmak üzere) karar verilmesini talep ve dava etmiş 10.09.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 22.198,04 TL"ye yükseltmiştir.
Davalılar ayrı ayrı sundukları dilekçelerinde,davayı ve bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, binayı murisleri..."ın yaptığını, o zamanki kanunlara göre belediyeden ruhsatlı imarlı iskanlı ve belediyeden denetimli olarak yapıldığını, kıraathanenin zemin katta olduğunu,deprem günü kıraathanede olanların zaten kendisini dışarı attığını,oradaki enkazların birbirine karıştığını, davacının yakınının o binadan çıkarıldığına dair bir belge ve tutanak olmadığını savunarak,davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece;davanın maddi tazminat yönünden kabulü ile; 22.918,87 TL destekten yoksun kalma tazminatının deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen ( diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsili ile davacıya verilmesine;davanın manevi tazminat yönünden kısmen kabulü ile;25.000 TL manevi tazminatın deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş,hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava;deprem nedeniyle davacıların yakınlarını kaybetmelerinden kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu"nun 53.maddesi hükmünde, "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de bağlı değildir.
Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir.
Yukarıda geçen açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakimi, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında;davacının oğlu olan ...’nun 23/10/2011 tarihinde ... ili,... ilçesinde meydana gelen deprem neticesinde hayatını kaybettiği dosya kapsamı ile sabittir.Mahkemece her ne kadar müteveffanın davalılara ait apartmanın altında kalarak vefat ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de,... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/271 soruşturma no’lu dosyasında müteveffa ...’nun da yer aldığı,bu soruşturma neticesinde ise ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/108 Esas sayılı dosyasında sanıklar ... ve ... hakkında taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan kamu davası açıldığı,mahkemece yapılan yargılama neticesinde ise,sanıklardan ... hakkında binanın mülkiyetini miras yolu ile kazandığı,binanın sağlamlığını kontrol ettirme noktasında bir yükümlülüğünün olmadığı ve bu nedenle cezai sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle beraat kararı verildiği;diğer sanık ...’nun ise neticeten 108.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırıldığı ve söz konusu dosyanın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Eldeki davada uyuşmazlık,davacıların yakını ...’nun nerede öldüğünün açık ve net bir şekilde belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.Bu noktada ise,müteveffa ...’nun hangi bina altında kalarak öldüğü maddi olgu olup,yukarıda bahsi geçen ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/108 Esas sayılı dava dosyasında verilen kararın bu davayı söz konusu maddi olgu yönünden etkileyeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca mahkemece, yukarıdaki açıklamalara binaen ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/108 Esas sayılı dava dosyasının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması gerekirken,yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde davacı yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.