Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından başlatılan ilama dayalı takibe karşı borçlunun, icra emrinde talep edilen 10.760,00 TL"nin faiz niteliğinde olsa bile asıl alacağın takip edildiği dosyadan istenebileceğini, ayrı takip konusu yapılamayacağını, ayrıca, takip tarihinden sonra da bu alacağa faiz talep edilmekle faize faiz işletilmiş olduğunu belirterek icra emrinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Faize faiz yürütülmesi Borçlar Kanunu’nun 104/son maddesi gereğince mümkün değildir. Ancak 3095 sayılı Kanunun 3.maddesinde kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemeyeceği, bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir.
Somut olayda, takip dayanağı ilamda, asıl alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline hükmedildiği, icra emrinde istenilen 10.760,00 TL"nin faiz alacağı olduğunun alacaklı tarafından da kabul edildiği görülmektedir.
O halde, mahkemece, Borçlar Kanunu’nun 104/son  maddesi gereğince faize faiz  yürütülemeyeceğine yönelik şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken istemin tümden reddi isabetsizdir.
SONUÇ  : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.