21. Hukuk Dairesi 2014/18436 E. , 2015/14443 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 31/12/2007 tarihinden itibaren sosyal güvenlik priminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Davacı, 31.12.2007 tarihinden sonra yaşlılık aylığından SGDP kesilmesine dair Kurum işleminin iptalini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya 01.12.2003 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının 15.06.2005 tarihinde noter senedi ile limited şirketin hisslerini devraldığı, bu kararın 06.07.2005 tarihli ticaret sicili gazetesinde yayımlandığı, Antalya Vergi Dairesi tarafından; şirketin 31.12.2007 tarihinde re"sen terk ettirildiğinin,.. Müdürlüğü tarafından da; şirketin 03.03.2003 tarihinde kayıt olduğunun ve kaydının halen açık olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının limited şirket ortaklığının devam edip etmediğinin ve sosyal güvenlik destek primi kesilmesi koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
1479 sayılı Yasa"ya, 4447 sayılı Yasa"nın 38. maddesi ile eklenen ve 08.09.1999 tarihi itibari ile yürürlüğe giren “ Sosyal Güvenlik Destek Primi ” başlığını taşıyan ek 20. madde hükmü ile; “ Bu Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlananlardan 24 üncü maddenin (l) numaralı bendinde belirtilen çalışmalarına devam edenlerin veya daha sonra çalışmaya başlayanların, sosyal yardım zammı dahil tahakkuk eden aylıklarından, aylığın bağlandığı, yasadan önce yaşlılık aylığı bağlananlardan yasanın yürürlüğe girdiği tarihi takip eden veya tekrar çalışmaya başlanıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren, çalışmalarının sona erdiği ay dahil % 10 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir.” düzenlemesi getirilmiş, pasif sigortalıların yaşlılık aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesilmesi, 1479 sayılı Yasa"nın 24/I. Maddesi kapsamında kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmanın varlığı koşuluna bağlanmıştır.
Anılan maddenin 1. fıkrasında 24.07.2003 tarihinde 4956 sayılı Yasa ile yapılan değişikle; “ Bu kanuna göre yaşlılık aylığı bağlananlardan sadece ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefiyeti devam edenlerin sosyal güvenlik destek priminden sorumlu olacakları ” öngörülmüş ve yasanın yürürlük tarihi 02.08.2003 olarak belirlenmiştir.
Daha sonra, 22.01.2004 tarihinde 5073 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle, anılan 1. fıkranın 4956 sayılı Yasa"dan önce yürürlükte bulunan hükmüne benzer bir düzenleme getirilerek; “ Bu Yasa"ya göre yaşlılık aylığı bağlananlardan, 24. maddenin (I) numaralı bendinde belirtilen çalışmalarına devam edenlerin veya daha sonra çalışmaya başlayanların, sosyal yardım zammı dahil tahakkuk eden aylıklarından, aylığın bağlandığı veya tekrar çalışmaya başlanıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren sosyal güvenlik destek primi kesileceği ” öngörülmüş olup değişikliğin yürürlük tarihi ise 28.01.2004 tarihidir.
Kural olarak kanunlar yürürlükte oldukları dönemdeki uyuşmazlıklara ve görülmekte olan davalara uygulanmakta olup Sosyal Güvenlik Hukuku"na ilişkin düzenlemelerin kamusal niteliği gereği, sigortalı lehine yapılan değişikliğin geçmişe yönelik uygulanması gereği kabul edilmişse de, 1479 sayılı Yasa"nın ek 20. maddesinde yapılan değişikliklerin, Kurum"un sosyal güvenlik destek primi alacağına ilişkin bulunması itibari ile anılan maddelerin yürürlüğe girdikleri tarihten sonra bağlanmış veya bağlanacak yaşlılık aylıkları yönünde uygulanması gerektiği açıktır.
Limited şirket ortaklarının 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılıklarını düzenleyen maddeler; 24.07.2003 tarihli 4956 sayılı Yasa ile değişik 1479 sayılı Yasa"nın 24 ve 25. maddeleridir. “Sigortalılığın başlangıç ve bitiş tarihleri ” başlıklı 25. maddenin (e) bendinde; “ Bu kanuna göre sigortalı olanlardan, iflasına karar verilmiş olan tasfiye halindeki özel işletmeler ile şirket ortaklarının, özel işletmenin veya şirketin mahkemece tasfiyesine karar verildiği, iflasına karar verilmiş olan veya tasfiye halindeki özel işletmeler ile şirket ortaklarından hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce sigortalılıkları sona erer ” hükümü yer almaktadır. Bu halde; ortak olduğu limited şirket tasfiyeye giren sigortalının sigortalılığı, tasfiyenin sonuna kadar devam edecek, ancak tasfiye sürecinde hizmet akdine dayalı olarak çalışması sebebi ile 25. maddenin (e) bendi gereğince ... sigortalılığı hizmet akdi ile çalışmaya başladığı tarihten bir gün önce sona erecektir.
Öte yandan; 5510 sayılı Yasa"nın 9. maddesi sigortalılığın sona ermesi hallerini düzenlemiş olup anılan maddenin 3. fıkrası; “....limited şirket ortaklarından hisselerinin tamamını devreden sigortalıların, hisse devri yapılmasına ortaklar kurulunca karar verildiği tarihten, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının yönetim kurulu üyeliklerinin sona erdiği tarihten, iflas veya tasfiye durumu ile münfesih duruma düşen şirketler için ortağın talep etmesi halinde, mahkeme kararı ile iflasın, tasfiyenin açılmasına, ortaklar kurulu kararı ile tasfiyenin başlamasına veya şirketin münfesih duruma düşmesine karar verildiği, ortakların talepte bulunmaması halinde, mahkemece iflasın kapatılmasına karar verildiği, tasfiyesi sonuçlanan şirketlerinin ortaklarının ise tasfiye kurulu kararının ticaret sicili memurluğunca tescil edildiği tarihten itibaren sona erer ” hükmünü haizdir.
Somut olayda; her ne kadar mahkemece, emekli olan davacının 31.12.2007 tarihinden sonra gelir getirici bir faaliyeti ve çalışmasının olmadığı, faaliyetin fiili olmayıp kağıt üzerinde kaldığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmişse de; şirketin kayıtları sona erdikten sonra da faaliyetine devam edebileceği göz ardı edilerek, davacının ortağı olduğu limited şirketin faaliyet durumu, tasfiye girip girmediği araştırılmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacının ortağı olduğu limited şirketin faaliyet ve tasfiye durumunu araştırarak, yukarıda anılan Yasa maddeleri de değerlendirilmek sureti ile varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.