1. Hukuk Dairesi 2020/3438 E. , 2021/1845 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacı, kök mirasbırakanı Devlet’in tapulu taşınmazını 07.12.1962 tarihinde dava dışı ...’a, ondan da bir gün sonra mirasbırakanın çocukları ve davalıların mirasbırakanı ... ve ...’e satış suretiyle devrettiğini, taşınmazın kadastro tespiti sonucu 65 ada 30 parsel olarak 30.03.1979 tarihinde ... ve ... adına 1/2’şer paylı olarak tespit ve tescil edildiğini, sonrasında imar uygulamasına tabi tutulduğunu ve imar parsellerinin bir kısmının üçüncü kişilere devredildiğini ileri sürerek, davalılar adına kayıtlı taşınmazlar bakımından tapu iptal ve tescile, olmazsa tenkise, üçüncü kişilere devredilen taşınmazlar yönünden ise tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, ..., mirasbırakan Devlet’in ekonomik olarak zor duruma düşmesi nedeniyle dava konusu taşınmazı dava dışı ...’e sattığını, ... ve ...’in de aile taşınmazına sahip çıkmak için borç alarak taşınmazı ...’den geri aldıklarını, devrin muvazaalı ve mal kaçırma amacıyla yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ..., devrin üzerinden uzun süre geçtikten sonra açılan davanın 4721 sayılı TMK’nın 2.maddesine aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...somut olayda mirasbırakan kadastro tespitinden sonra öldüğünde göre 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşünücü süresinin uygulanmayacağı tartışmasızdır. Hal böyle olunca, işin esasına girilerek gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir..” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece davalılar adına kayıtlı olmayan 875 ada 13 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, diğer taşınmazlar yönünden ise muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar bu kez Dairece; “...davacının bildirdiği tanıklardan biri devir tarihinde 5 yaşında olup olay tarihi itibariyle temliki bilebilmesi mümkün olmayıp 1932 doğumlu olan diğer tanık ise muvazaa iddiasını ispata yarar bir beyanda bulunmamıştır. Oysa eldeki davanın kabulü halinde hak sahibi olacak davalı tanığı ve muris Devlet’in dava dışı mirasçısı olan ... 1962 yılında yapılan devirlerin gerçek satış olduğu belirtmiştir. Toplanan delillerden yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde devrin gerçek satış olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, iddianın ispatlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davalılardan ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının bu hususa yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince,
Bozma ilamından önce Mahkemece verilen 08.06.2017 tarihli 2014/68 Esas, 2017/117 Karar sayılı hüküm, davalılardan ..., ..., ..., ve ... tarafından temyiz edilmiş olup, kararı temyiz etmeyen davalılar , ... ve ... yönünden kararın kesinleştiği ve böylece davacı yararına usuli kazanılmış hakkın doğduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; mahkemece kararı temyiz etmeyen davalılar ... ve ... dışında kalan diğer davalılar ..., ..., ...,ve ... hakkındaki davanın reddedilmesi gerekirken kazanılmış hakkı da ortadan kaldıracak şekilde davanın tümden reddedilmiş olması doğru değildir.
Davacının açıklanan nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29/03/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
21.05.2019 tarihli bozma ilamına yazmış olduğum gerekçelerle davanın tümden kabulü gerekirken bir kısım davalılar hakkındaki davanın reddi yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.