8. Hukuk Dairesi 2010/2688 E. , 2010/5894 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve tescil
... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Araklı Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.07.2009 gün ve 510/140 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, 132 ada 4 sayılı parselin ortak miras bırakanları (babaları) ...’den kaldığını, kadastro çalışmaları sırasında yalnızca davalılar adına paylı mülkiyet şeklinde tespit ve tescil edildiğini belirterek, vekil edenlerinin payı oranında tapu kaydının iptaliyle adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılara yöntemine uygun bir biçimde dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen yargılama oturumlarına katılmamışlar, ancak her üç davalının 28.5.2009 tarihinde ayrı ayrı verdikleri dilekçelerle dava konusu taşınmazda davacılarında hakkı bulunduğunu ve bu hakları kadar tapunun iptali ile tescile karar verilmesini kabul ettiklerini açıklamışlardır.
Davalı ... ve ..."in verdiği dilekçe ekinde bulunan nüfus cüzdanlarına göre kimlikleri tespit edilmiş, davalı ... açısından herhangi bir kimlik tespiti yapılmamıştır.
Mahkemece, 132 ada 4 nolu parselin tapu kaydının tamamen iptaliyle davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan miras payı oranında iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemenin, ortak miras bırakan ...’den kalan taşınmazın tapu kaydının davacılar açısından tamamı bakımından iptali ile adlarına tapuya tesciline karar verilmesi yönündeki görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacılar vekili, taşınmazın ortak miras bırakandan kaldığını irsen intikal eden bir yer olduğunu açıklayarak miras payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunduğu halde, diğer mirasçıların payları gözardı edilerek tümü açısından iptal ve tescile karar verilmesi doğru değildir. Ortak miras bırakan Halit Güven tespitin yapıldığı 12.9.2006 tarihinden önce 1972 yılında ölmüştür. Taşınmaz ortak miras bırakan Halit’ten kaldığına göre, Halit’in terekesi ölüm tarihi itibariyle elbirliği ile mülkiyet hükümlerine tabidir. Davalılar, verdikleri dilekçeleri ile davacıların da burada hakkı olduğunu ve payları oranında iptal ve tesciline karar verilmesi yönündeki istekleri az önce açıklanan elbirliği mülkiyeti doğrulamaktadırlar. Dava, mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğundan TMK. nun 701 ve 702. maddelerindeki bazı ilkeler (oybirliği ilkesi) bu tür davalarda aranmamaktadır. Her bir mirasçı adına işlem gören diğer mirasçıya karşı payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunabilir.
Şu halde, taşınmazın elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu ve paylaşımın yapılmadığı gözetilerek Araklı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/206 Esas, 2009/7 Karar sayılı ortak miras bırakan Halit Güven’e ait veraset belgesindeki davacıların payları göz önünde tutularak iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken tümü açısından tapu kaydının iptaline karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
Bundan ayrı, miras payı oranında davayı kabul ettiği anlaşılan ...’e ait kimlik tespiti yapılamadığından ve dilekçe yargılama dışı verildiğinden dilekçeyi veren kişinin kimliğinin tespit edilmesi ve görevlilerce onaylanması gerekmektedir. Öte yandan, her ne kadar davacı ..., diğer davacılar gibi Av. ...’ye vekaletname vermiş ise de, verilen vekaletnamenin düzenleme şeklinde vekaletname olduğu, dava açma konusunda vekile herhangi bir yetkinin verilmediği saptandığından dava açma konusunda verilecek vekaletnamenin adı geçenden temin edilerek dosya arasına konulması gerekmektedir.
Her ne kadar hüküm sadece davalı ... tarafından temyiz edilmiş ise de, elbirliği mülkiyetinde bir veya birkaç kişinin yaptığı temyizden diğerleri de yararlanır ve sonuçları temyiz etmeyenlere de sirayet eder. Bu bakımdan ...’in tek başına temyizinin yöntemine uygun olduğu kabul edilmelidir. Bu elbirliği mülkiyetinin doğal bir sonucu ve kuralıdır.
Davalı ...’in temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 06.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.