1. Hukuk Dairesi 2015/703 E. , 2017/3626 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan ..."ın maliki olduğu 128 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakım akdi karşılığı davalıya temlik ettiğini, yapılan işlemin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiş, 12.12.2012 tarihli dilekçeyle ... ilçesi 128 ada 4 parsel sayılı taşınmazı dava konusu ettiğini bildirmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur
Mahkemece, muvazaa olgusu ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 128 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 05.09.2007 tarihli kadastro tespit işlemiyle 20 yılı aşkın zilyetliğe dayalı olarak davalı adına tespitinin yapıldığı ... Kadastro Mahkemesinin 15.05.2012 tarih ve 2008/312 Esas 2012/15 Karar sayılı ilamı ile tesbit gibi tescile karar verildiği ve halen davalı adına kayıtlı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Kural olarak, ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Somut olaya gelince, dava konusu 128 ada 4 parsel taşınmazın 05.09.2007 tarihli kadastro tespit işlemiyle 20 yılı aşkın süredir zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle senetsizden belgesinden ... adına tespitin yapıldığı, tespite itiraz davası sonunda ... Kadastro Mahkemesinin 2008/312 Esas, 2012/15 Karar sayılı ilamı ile tespit gibi tescile karar verildiği ve hükmün kesinleştiği, ... Tapu Müdürlüğünün 14.02.2013 tarihli yazı cevabında 1939 doğumlu ... adına kayıtlı taşınmaza rastlanmadığı ve kayıtlardaki ..."ın doğum tarihinin kadastro tutanağında 1952 olarak göründüğü belirtilmiş, ... Tapu Müdürlüğünün 04.02.2013 tarihli yazı cevabının ekinde gönderilen tapu kaydında, Rıfat Bakır tarafından ölünceye kadar bakım akdi ile eşi ..."a 05.09.1979 tarihinde taşınmaz temlik edildiğine ilişkin açıklama yer aldığı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca; tüm tapu kayıtlar birlikte değerlendirilerek dava konusu ...ı 128 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davalı adına zilyetlikten tescil edildiği, ... Tapu Müdürlüğünün ... Mahallesi Cuma yanı mevki 6 sıra nolu tapu kaydıyla mirasbırakan tarafından davalıya ölünceye kadar bakım akdiyle taşınmazın devredildiği kayden sabit olup, bu durum taraflarında kabulünde olduğu saptanmakla öncelikle her iki taşınmazın aynı taşınmaz olup olmadığının saptanması, mirasbırakanın sağlığında tapu memuru önünde taşınmazı davalıya devredip devretmediğinin belirlenmesi Ölünceye Kadar Bakım Akti ile taşınmazın davalıya devredildiğinin tespiti halinde mirasbırakanın başka mal varlığı bulunup bulunmadığının araştırılması, temlik edilen taşınmazın toplam tereke içindeki değerinin belirlenmesi, böylece toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.