3. Hukuk Dairesi 2017/10860 E. , 2018/11937 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılardan ... ile arasında ticari ilişkiden kaynaklı olarak davalının kendisine 17.500 TL borcu olduğunu ve borca karşılık olarak diğer davalı ... adına kayıtlı ... plaka sayılı aracın satışı konusunda anlaştıklarını, aracın 33.000 TL olan değerinin geri kalan kısmının kendisi tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalı ...’un araç rehin gösterilerek ...Bankası ... Şubesinden kredi çekildiğini ve borcun 29.500 TL olduğunu, araç bedeli farkı olarak kendisine vereceği 15.500 TL’yi anılan banka şubesine davalı ... adına kullanılmış kredinin karşılığı olarak yatırması halinde geriye kalan 14.000 TL’yi ise kendisinin yatırıp araç üzerindeki rehnin kaldırılacağını ve aracın devrinin yapılacağını beyan etmesi üzerine 18.05.2012 tarihinde 15.500 TL’yi banka personeline teslim ettiğini, mesai bitimine doğru bankaya döndüğünde davalı ...’un parayı yatırmadığını ve kendisinin bırakmış olduğu 15.500 TL’nin ise ...’ın kredi hesabına “... araç bedeli ... plakalı ve 14328 numaralı vekalete istinaden Ford Kamyonet 2012 model” açıklaması ile yatırıldığını öğrendiğini, davalının parayı yatırmayacağını söylemesi üzerine günü geçmiş olan bir taksitten dolayı 905,00 TL’yi davalı ... adına bankaya yatırdıktan sonra yatırdığı 15.500 TL’yi geri çekebildiğini, davalılardan Şener’in ...Bankası aleyhine hesabından izinsiz para çekildiği iddiası ile ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/272 esas sayılı dosyası üzerinden dava açması üzerine de, ...Bankasından çektiği meblağı geri yatırdığını, bu olay sebebi ile toplam zararının 33.905 TL olduğunu beyanla araç devri için ödemiş olduğu 16.405 TL’nin 18.05.2012 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı ...’den, aracın devri için ödemiş olduğu 17.500 TL’nin ise 18.05.2012 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı ...’tan alınmasına, yaşamış olduğu olay sebebi ile 10.000 TL manevi tazminatın 18.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davanın 1 yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığını, davalılardan ...’un 17.500 TL dahil davacıya herhangi bir borcu olmadığını, herhangi bir olaydan bağımsız olarak iş yerinde kullandıkları ... plaka sayılı aracı satmaya karar verdiklerini ve bu hususta davacı ile anlaştıklarını, anlaşma gereği kredili olan aracın banka kredisinin kapatılmasından sonra aracın devrinin gerçekleşeceğini, aracın banka kredisinin kapatılması için davalı ...’un elden davacıya 10.000 TL verdiğini, davacının da bu paranın üzerine 5.500 TL ekleyerek davalı ...’e havale ettiğini, buna rağmen sebebi anlaşılamayan bir şekilde davacının kendi adına ve davalı ... hesabına yatırmış olduğu 15.500 TL’yi banka çalışanları ile olan samimiyeti vesilesi ile geri çektiğini, paranın geri çekildiğini öğrendiklerinde araç satış işlemini durdurduklarını, kusurlu olan davacı tarafın manevi tazminat talebinde bulunmasının da haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir.
Mahkemece; davalılardan ...’ın davacı tarafından 18.05.2012 tarihinde yatırılan 905 TL ve davacı vekilince 13.06.2013 tarihinde hesabına yatırılan 16.900 TL’yi iade etmediği görüldüğünden davalının malvarlığında meydana gelen sebepsiz yere zenginleşme miktarı olan toplam 17.805 TL’yi yukarıda zikredilen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 77 ve devamı maddeleri gereğince geri ödemesi gerektiği, davacının davalı ...’un aralarındaki ticari ilişki sebebi ile kendisine 17.500 TL borcu olduğunu ispat edemediği, davacının kişilik haklarını zedeleyici bir yön de olmadığı gerekçeleri ile davanın kısmen kabulü ile; taraflar arasındaki haricen yapılan satış sözleşmesinden kaynaklanan 17.805,00 TL asıl alacağın 905,00 TL sinin 18/05/2012 tarihinden itibaren 16.900,00 TL’sine ise 18/06/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz uygulanarak davalı ...’dan alınarak davacıya verilmesine, davalı ..."a yönelik davanın sübut bulmadığından reddine, manevi tazminat talebinin subut bulmadığından reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
1- HMK’nın 26.maddesi (HUMK’nun 74. maddesi) hükmüne göre ise, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Dosyanın incelenmesinde; davacının dava dilekçesinde, davalı ...’den 16.405 TL’nin yasal faizi ile tahsilini, davalı ...’tan ise 17.500 TL’nin yasal faizi ile tahsilini istediği halde mahkemece, davacının davalı ... yönünden talebi aşılmak sureti ile 17.805 TL asıl alacağın faizi ile davalı ...’den alınmasına karar verilmiştir.
O halde, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, davacının dava dilekçesindeki talebine ilişkin hüküm kurulması gerekirken, taleple bağlılık kuralına aykırı olacak şekilde talep aşılmak suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen davalarda vekalet ücreti, nispi tarifeye göre hesaplanır. Davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekalet ücreti kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır. Mahkemece davalılar lehine reddedilen miktar üzerinden nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması da doğru görülmemiştir.
3- Bozma nedenine göre davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.