Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/3957
Karar No: 2017/2488
Karar Tarihi: 27.04.2017

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/3957 Esas 2017/2488 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/3957 E.  ,  2017/2488 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 20/10/2015 tarih ve 2013/438-2015/779 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 25.04.2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacılar vekili, "..." adı altında tecrit maddesi üreten davalının, bu ürünün müvekkilleri tarafından "..." adı altında taklit edilip piyasaya sürüldüğünü iddia ederek, ... Cumhuriyet Başsavcılığı"na yaptığı başvuru üzerine 22/11/2000 tarihinde, 205 teneke 15 kg."lık ürüne el konulduğunu, gerçek kişi davacılar hakkında ceza davası açıldığını, oysa taraflarca üretilen tecrit maddesinin asfalt emülsüyonu olup, "..." kelimesinden üretildiğini ve herkesçe kullanıldığını, bu kelimelerin ayırt edicilik vasfının bulunmadığını, nitekim bu nedenle yapılan ceza yargılaması sonunda verilen beraat kararının onanıp kesinleştiğini, el konulan ürünlerin iade edilinceye kadar geçen 50 aylık zaman içinde bozulup kullanılamaz hale geldiğini ve bu sürede davacıların kazanç kaybına uğradıklarını ileri sürerek, 40.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın 21/11/2000 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 02/06/2010 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 78.342 TL"ye yükseltmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece tüm dosya kapsamı ve uyulan bozma ilamı doğrultusunda, davacıların defter ve belgeleri üzerinde yapılan hesaplama sonucu tespit edilen 19.547,28 TL zarardan davalıların haksız eylemlerinden dolayı sorumlu oldukları, davalıların davacıların iş çevresine gönderdiği yazı ve tanık beyanları ile sabit olduğu üzere davacıların ticari itibarlarının ve kişilik haklarının zedelendiği gerekçesi ile davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 19.547,28TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte; davacılar ... ve ... in manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 5.000,00TL manevi tazminatın 21/11/2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve TTK 63. madde hükmü gereğince davalının davaya konu haksız rekabet eyleminin suç oluşturmasına ve bu eylem yönünden ceza zamanaşımı süresinin dolmamış olmasına göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Dava, haksız rekabetten kaynaklanan maddi ve manevi zararın, zarar sorumlusu bulunan davalıdan tazmini istemine ilişkindir.
    Davacılar vekilince sunulan dava dilekçesinde, davalının iki nedenle müvekkillerini zarara uğrattığı ileri sürülmüştür. Bunlardan ilki, davalının kendisine ait tescilli “...” markası ile davacıların tescilsiz olarak kullandığı “...” markasının, “...” etken maddesinden türetilen ibareler olduğunu, dolayısıyla 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi anlamında cins ve vasıf bildirdiğinden, kendi markasının tecrit maddesi üretimine ilişkin ticaret alanında korunamayacağını bildiği halde, adli makamlara davacı gerçek kişiler hakkında suç duyurusunda bulunup, davacıların mallarına el konulmasına ve bozulmasına neden olduğu iddiasına ilişkindir. Dava dilekçesinde belirtilen ikinci neden ise davalının 28.11.2000 tarihli ve “Sayın Baylar” ibaresiyle başlayan yazıyı, davacıların da iş yaptığı müşteri çevresine göndererek, davacıların ürettiği malları kötülemesidir. Gerçekten de anılan yazıda davalı, kendi firmalarınca 65 yıldır üretilen “...” ve “...” isimli ürünlerin bazı firmalarca “ucuz” ürünlerle taklit edildiğini, bazı firmaların daha da ileri giderek ürünlerini, davalının markasına çok benzeyen “...” veya “...” gibi isimlerle satmaya başladığını, ekteki toplatma zabıtlarının da bunun son örneği olduğunu, zor duruma düşülmemesi için “taklit” ürünlerin satılmaması gerektiğini bildirmiş, bu yazıya davalı ... Ltd. Şti’ne ait “...” isimli ürünü ile ilgili toplatma tutanağını da eklemiştir. Mahkemece dinlenen davacı tanıkları da mal satmak için gittikleri müşterilerin, davacı şirket aleyhine “mallarınız kötüymüş, sahtekarlık yapmışsınız” dediklerini bildirmiştir.
    Dairemizin 2011/6640 Esas 2013/8807 Karar sayılı bozma ilamında, davalının ilk eylemi yönünden davalının tescilli markasının bulunduğu ve bu markanın hükümsüz kılınmadığı sürece korunması gerektiği, dolayısıyla davalının tescilli markasının korunması amacıyla yasal yollara başvurması eylemi, anayasal şikayet hakkının kullanılması kapsamında kaldığından, bu eylemin haksız olduğunun söylenemeyeceği, kaldı ki davacıların ürettiği malların toplatılmasına neden olan kararı da davalının değil, yargı makamlarının verdiği belirtilerek mahkemece davalının anılan eyleminin haksız olduğu kabul edilerek, bu eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat hesabı yapılmasının doğru olmadığı belirtilmiştir. Davalının ikinci eylemi yönünden ise, davalının anılan yazıyı, davacı şirketin iş yaptığı çevrelere göndermesinin, davacı şirket aleyhine TTK’nın 56 vd. maddeleri anlamında haksız rekabet teşkil edeceğinin açık olduğu, dolayısıyla mahkemenin davacı şirket yönünden davalının bu yazısı nedeniyle haksız rekabetin gerçekleştiğine ilişkin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı vurgulanmıştır.
    Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre, haksız rekabet eyleminin sadece davacı şirket aleyhine gerçekleştirildiği kabul edilerek diğer davacı gerçek kişiler yönünden davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, anılan şahıslar yönünden maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
    3- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin faizin türüne ve başlangıç tarihine, davalı vekilinin ise vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına bozulmasına, (3) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin faizin türüne ve başlangıç tarihine, davalı vekilinin ise vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi