3. Hukuk Dairesi 2017/460 E. , 2018/12043 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı,şirketlerince ilgili adreste inşa edilen inşaatta şantiyede sarf edilecek su nedeniyle davalı ile 04.08.2010 tarihli aboneliğin akdedildiğini,abonelik sözleşmesine istinaden ilgili şantiyeye 11.08.2011 tarihinde 2471227 no’lu su sayacının takıldığını,kendilerince 19.04.2011 tarihine kadarki döneme ilişkin olarak tahakkuk ettirilen tüm faturaların ödendiğini,ancak davalının Nisan 2011-Aralık 2011 dönemine ilişkin olarak fatura tahakkuku yapmadığını,sonrasında ise 7 aylık 69.224,00 TL’lik faturayı taraflarına gönderdiğini,bu faturaya itiraz ettiklerini,yine davalının kendilerinden habersiz olarak 2471227 no’lu su sayacını şantiyeden sökerek yerine 2681678 no’lu su sayacını taktığını,davalı şirketçe yapılan tahakkukların gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek,fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, 11.05.2011 -23.06.2012 tarihleri dönemindeki su sarfiyatı ve bedelinin tespiti ile,davalı şirketçe düzenlenen 23.01.2012 tarihli, 01.06.2012 tarihli itiraz faturaları ve 23.06.2012 tarihli 129.475,00 TL’lik faturalar kadar davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine,davaya konu edilen bedellerin ödenmek durumunda kalınması halinde ise,bu haksız bedellerin davalı şirketten istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı,yapılan tahakkuk ve faturalandırmaların doğru olduğunu,ilgili yönetmelik hükümlerine göre tahakkuk yapıldığını savunarak,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece;alınan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yapılan tahakkukların doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava;su aboneliğinden kaynaklı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
HMK.nun 266.maddesi gereğince ancak çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilebileceği, hakimin kendisinin sahip bulunmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvuracağı, bu nedenle bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında özel ve teknik bilgiye sahip, başka bir deyişle o konuda uzman olması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla mahkemece teknik konularda mutlaka teknik öğrenim görmüş olan mimar, mühendis, hesap bilirkişisi gibi kişiler bilirkişi olarak seçilmelidir.
Somut olayda;davaya konu edilen uyuşmazlığın çözümü noktasında alanında uzman olmayan mali uzman (iktisatçı-muhasebeci-emekli banka müdürü) bilirkişiden rapor alındığı görülmekle,söz konusu bilirkişinin eldeki davadaki uyuşmazlığın çözümü noktasında ehil olmadığı ve bu bilirkişiden alınan rapora göre de hüküm tesisi edilemeyeceği açıktır.
Bu itibarla mahkemece,alanında uzman 3’lü bilirkişi heyetinden (makine mühendisi mimar ve hesap bilirkişisinden oluşturulacak 3’lü heyet) davaya konu edilen fatura tarihleri itibariyle yürürlükte olan İSKİ Tarifeler yönetmeliği hükümlerinin de irdelenmesi suretiyle, taraf vekillerince aşamalarda ileri sürülen itirazları da karşılar, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli, açık ve net hesaplamaları içerir rapor alınması suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi gerekirken,yanılgılı değerlendirme ile alanında uzman olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı vekili yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.11.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.