10. Hukuk Dairesi 2018/1621 E. , 2018/6982 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hak sahibi konumundaki davalı ..."ya yersiz olarak yapılan ödemelerin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın, davalı ... yönünden esastan reddine, davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dosyadaki kayıt ve belgelerden; hak sahibi kız çocuğu olan davalıya, vefat eden sigortalı annesi ve babası üzerinden bağlanan ölüm aylıklarının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının tespit edilmesi gerekçesiyle kurumca kesilerek, 22.10.2008 – 16.03.2010 tarihleri arasında yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar kadar borç tahakkuk ettirilerek ... 1. İcra Müdürlüğü"nün 2010/391 E. sayılı dosyasıyla hak sahibi ve birlikte yaşadığı eşi aleyhinde icra takibi başlatıldığı, davalı/borçluların itirazları üzerine huzurdaki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun"un 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı ... Medeni Kanunu"nun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili nüfus müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili nüfus müdürlüğünden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz ettiğinden; eşlerin adres hareketleri ilgili nüfus müdürlüklerinden temin edilmeli, boşanılan kocanın işyeri ve yaşadığı ev adresleri tespit edilmeli ve birlikte yaşama olgusu yönünden komşu tanıklar ile varsa kapıcı ve yöneticiler de dinlenerek, dosyada toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.