1. Hukuk Dairesi 2014/16356 E. , 2017/3843 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali.. ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece asıl davadaki tapu iptali ve tescil isteği yönünden ve birleştirilen davanın da tümden reddine, tenkis isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılardan ... ... ve ... tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.07.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile temyiz edilen dahili davalı ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar ... vd. vekili Avukat, davacılar ... vd vekili Avukat, diğer davalı asiller gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali..-tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Bunun yanında; 1976 yılında yapılan kadastro tespitinde davaya konu 21 parça taşınmazdan (20) adedinin "senetsizden murise ait iken haricen satıldığı" belirtilmek suretiyle davalılar adlarına, (1) adedinin (356 parsel) ise muris adına tespit ve tescil edildiği; kadastro sonrasında murisin, 356 parsel sayılı taşınmazının yarı payını gelini ..."e satış yoluyla devrettiği, kalan yarı payını da, (20) adet parselden biri olan ve oğlu ... adına tespit ve tescil edilen 261 nolu parsel ile trampa yaptığı sabittir.
Davacılar, muris ... ..."ün toplam 21 parça taşınmazını 1977 yılındaki kadastro tespitleri sırasında davalı oğulları ..., ..., ... ve ... ile ..."nin karısı ... üzerine tespit ettirdiğini, işlemlerin kendilerinden mal kaçırmak amacıyla yapıldığını ileri sürerek tapu iptali-tescil, aksi takdirde tenkis isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı-Birleşen davanın davacısı ... de, aynı nedene dayanarak muris ... ..."ün davalılara devrettiği 356 parsel sayılı taşınmaz bakımından tapu iptali tescile, aksi takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtip her iki davanın da reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davaya konu taşınmazların muris tarafından tapu kaydı üzerinden temlik edilmediği, bu nedenle iptal-tescile konu olamayacakları; birleşen davanın da kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl davadaki tapu iptali...-tescil isteği yönünden ve birleşen davanın da tümden reddine karar verilmiş; asıl davadaki tenkis isteği ise kabul edilmiş; hüküm, davalılardan ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden; muris ... ..."ün 30.01.1998 tarihinde öldüğü, geride mirasçıları olarak oğulları ..., ..., ... ve ...; kızları ... ve ...; torunları (muristen önce ölen kızı ..."den olma) ..., ..., ... ve ..."nin kaldığı görülmektedir.
Gerçekten de, dosya içeriği ve toplanan delillere ve temyiz edenlerin sıfatına göre, muris üzerinde kalan 261 parsel ile 304 parsel sayılı taşınmaz dışındaki diğer taşınmazların muris tarafından gerek kadastro tespiti sırasında gerekse kadastro tespiti sonrasında saklı payı zedeleme kastıyla davalılara kazandırıldığı sonuç ve kanaatine varıldığından, tenkis yönünden araştırma yapılıp bilirkişilerden raporlar alınmak suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ne var ki, davacılar vekilinin 10.06.1999 tarihli dilekçesi içeriğinde de kabul edildiği üzere 304 parsel sayılı taşınmazın temlikinde saklı payı zedeleme kastının bulunmadığı; 261 parsel sayılı taşınmazın ise muris adına kayıtlı olduğu ve öldüğünde izale-i şuyu suretiyle satıldığı anlaşıldığı halde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu iki taşınmazın murisin tasarrufa konu terekesi içerisinde tenkis hesabına katılması isabetsiz olup; anılan husus gözetilerek bilirkişiden yeniden rapor alınmadan sonuca gidilmesi isabetli olmamıştır.
Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.