21. Hukuk Dairesi 2014/10965 E. , 2015/7779 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 7.9.1996 ile 1.6.2006 tarihleri arasında, davalı işverenin Türkmenistan"daki işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının gerçek ücreti üzerinden tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; davacının, davalıya ait işyerinde 7.6.1996-7.5.2002 tarihleri arasında en son günlük 46.312,000 TL ücretle çalıştığına ve 8.5.2002 ile 31.5.2006 tarihleri arasında bildirilen hizmetleri yönünden ise en son günlük 102,25 TL ile çalıştığına karar verilmiş ise de hatalı değerlendirme sonucu gidilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işyerinde formen olarak çalıştığını beyan eden davacı adına davalı şirket tarafından 128.034 işyeri sigorta sicil numarası ile 26.4.2002 tarihinde işe başladığına dair bildirgenin Kuruma verildiği, davacının hizmet cetvelinin dosya arasında bulunmadığı,(Kurum"un internet sayfasından bakılarak) davacı adına davalı işyerinden 8.5.2002-1.6.2006 tarihleri arasında hizmet bildiriminde bulunulduğu, ancak bu bildirimlerin topluluk sigortası kapsamında olup olmadığının tespit edilemediği, inşaat formeni olarak çalışan davacı ile işverern arasında 26.4.2002-30.7.2002 tarihleri arasını kapsayacak şekilde bireysel iş sözleşmesi imzalandığı, davacının 1996-2006 tarihleri arasında yurtdışına giriş çıkışlarının bulunduğu, davacının 7.9.1996-1.6.2006 tarihleri arasında tazminat talebine dair işveren aleyhine açtığı alacak dosyasının Yargıtay incelemesinden geçerek 1.2.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 7 ve 79’uncu maddeleri ve 5510 sayılı yasanın 10.maddesidir.
Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır.
Kural olarak sigortalılar, Türkiye’de yaşadıkları ve hizmet akdine göre çalıştıkları takdirde sosyal sigorta haklarından yararlanırlar. Bu kural, Kanunların mülkiliği ilkesinin doğal sonucudur. Ayrıca, Türkiye’yle yabancı bir ülke arasında sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmişse istisnaen mülkilik ilkesine değer verilmeyebilir. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 2 ve 3’üncü maddelerine göre sigortalı olmayanlar kapsamında olmak üzere, Türkiye ile sosyal
- güvenlik sözleşmesi olmayan bir ülkede hizmet akdiyle çalışan Türk vatandaşları da anılan Kanunun 86. maddesi gereği işverenleriyle yapılacak “İş kazalarıyla meslek hastalıkları”, “Hastalık”, “Analık”, “Malullük, yaşlılık ve Ölüm” sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulmaları mümkündür. Başka bir anlatımla 506 sayılı Yasa"nın ülke dışında meydana gelen sigorta olaylarında uygulanabilmesi Sosyal Güvenlik Kurumuna yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleşmesi veya kısa vadeli sigorta kollarını da kapsayan topluluk sigortaları bulunması halinde mümkün olabilir.
Öte yandan, 5510 sayılı Kanunun 5’inci maddesinin g bendinde; “Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçilerinin 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı, bunlar hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanacağı, bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak istemeleri halinde, 50 nci maddenin ikinci fıkrasındaki Türkiye"de yasal olarak ikamet etme şartı ile aynı fıkranın (a) bendinde belirtilen şartlar aranmaksızın haklarında isteğe bağlı sigorta hükümlerinin uygulanacağı, bu kapsamda, isteğe bağlı sigorta hükümlerinden yararlananlardan ayrıca genel sağlık sigortası priminin alınmayacağı, bu bent kapsamında yurt dışındaki işyerlerinde çalışan sigortalıların, bu sürede ödedikleri isteğe bağlı sigorta primlerinin 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılıktan sayılacağı” belirtilmiştir.
Somut olayda; Türkmenistan ile Türkiye arasında akdedilmiş sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmamakta olup, dosya kapsamına göre topluluk sigortasına dair sözleşmenin bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır.
Bu durumda, 01.10.2008 tarihinden sonra, sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçilerinin 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağına ilişkin 5510 sayılı Kanunun 5. maddesinin g bendi uyarınca belirtilmiş ise de davacının hizmet tespiti talebinin 7.9.1996-1.6.2006 tarihleri arası olduğu göz önüne alındığında ancak Kurum ile işveren arasında topluluk sigortası sözleşmesi olması karşısında hizmet tespitine karar verilebilecektir.
Yapılacak iş; davacının hizmet cetvelini dosya arasına alarak, davacının önceden davalı şirketin sigortalısı olup olmadığını, sigortalısı ise 506 sayılı Yasanın 7. maddesi kapsamında geçici görev ile yurtdışına götürülüp götürülmediğini, topluluk sigortasına tabi olup olmadığı, davalı işveren ile Kurum arasında 506 sayılı Yasa"nın 86. maddesine göre topluluk sigortasına dair sözleşme olup olmadığı ve var ise kısa vadeli sigorta kollarını kapsayıp kapsamadığı hususları yönünden araştırma yapmak, topluluk sigortasına dair sözleşmenin varlığı halinde ancak sözleşmede belirtilen ücret üzerinden prime esas kazancı belirlenebileceği için bu ücreti dikkate alarak ve dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan .... İnşaat Taahhüt Ve San Tic A.Ş."ne iadesine, 09.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.