1. Hukuk Dairesi 2015/40 E. , 2017/3938 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 29 ada 2 sayılı parselin tamamını satın aldıktan sonra, taşınmazın bir kısım payının ... kızı ... adına kayıtlı bulunduğunun ortaya çıktığını, bu durumun tapuda yapılan hatalı intikal işlemlerinden kaynaklandığını ileri sürerek anılan payın iptaliyle adına tescilini, aksi takdirde payın bedelinin kendisine ödenmesini istemiş; yargılama sürerken davacı payını satın alan ... davayı sürdürmüştür.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın, Dairece; “.......Toplanan deliller ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, tapu iptali-tescil isteği hakkındaki davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak, Hazinenin TMK."nun 1007. maddesinden kaynaklanan sorumluluğuna dayalı tazminat isteği bakımından yapılan değerlendirmenin isabetli olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir. Bilindiği üzere, eski Türk Kanunu Medenisi"nin 917. ve bu kuralı aynen benimseyen yeni Türk Medeni Kanunu"nun 1007. maddesinde, tapu sicillerinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin birinci derecede ve objektif sorumluluğu bulunduğu esası kabul edilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, anılan maddeler ile öngörülen sorumluluk kusursuz sorumluluk olup, tapu sicilinin tutulması görevi ile yükümlü bulunan memurun yaptığı yanlış işlem ve kayıtta kusursuz olması bile, Devleti sorumluluktan kurtarmaz. Tapuda yapılan işlem sonucu bir zararın oluşması, bu işlem ile zarar arasında illiyet bağının bulunması Devletin sorumlu tutulması için yeterlidir. Nitekim, tapu siciline güven ilkesine verilen önemi vurgulayan 15.3.1944 gün ve 13/8 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da, Medeni Kanunun yürürluğe girmesinden önceki sicillerin tutulmasından dahi Devletin objektif sorumluluğu benimsenip vurgulamıştır. Değinilen olgular ve ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, Hazinenin tazminat sorumluluğunun doğduğu açıktır.Ne var ki, yargılama sonunda verilecek kararın, hukuki sonuçları itibariyle ..."ın bayileri olan ... ile ..."ı etkileyeceği de kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, öncelikle ... ile ..."ın davada yer almalarının sağlanması; ondan sonra, yukarıda değinilen ilke ve olgular çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesi ile bozulması üzerine, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın tapu iptal ve tescil açısından reddine, tazminat açısından davalı ... yönünden ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulü ile 78.305.00 TL’nin dava tarihi olan 28.06.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’den tahsili ile davacıya verilmesine, bozma sonrası davaya katılanlar, feri müdahil olarak kabul edildiğinden haklarında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, davalı ... Muhakemat Müdürlüğü tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, Dairenin 9.5.2012 tarihli bozma kararında belirtilen hususlara uyularak karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, davacı...’in isminin karar başlığında yer almaması maddi hataya dayalı olup mahallinde her zaman düzeltilebilceği göz önüne alınarak yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Davalının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince davalı ... Muhakemat Müdürlüğünden harç alınmasına yer olmadığına, 06.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.