3. Hukuk Dairesi 2018/7123 E. , 2018/12156 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline satılması taahhüt edilmiş olan taşınmazın, üçüncü bir kişiye satıldığını beyanla müvekkili tarafından davalıya ödenen 16.480,00.TL"nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ödeme tarihinden işleyen faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde, davacının şirkete 10.500,00 TL ödeme yaptığını, başkaca herhangi bir ödemesinin bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.Mahkemece,davalının dava konusu edilen borcun varlığını bir kısmını duruşmada ikrar etmiş olduğunu ,dosyada davacı yan tarafından sürülen delillerin bu ikrarı çürütememiş olduğunu, netice olarak davalının davacıya 10.500,00 TL borçlu olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 10.500,00 TL nin dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı tarafça dayanılan 07.05.2001 tarihli harici satım sözleşmesi resmi biçimde yapılmadığından MK" nun 634. maddesi, TMK" nun 706.maddesi, BK.nun 213.maddesi ve Tapulama Kanununun 26.maddesi uyarınca geçersizdir. O nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflara hak ve borç doğurmadığından taraflar geçersiz sözleşme uyarınca verdiklerini karşı taraftan isteyebilirler.Ancak, ülkemizde yaşanan enflasyonun uzun yıllardan beri yüksek oranda seyretmesi nedeniyle paranın değer kaybı, bununla ters orantılı olarak devamlı düşmekte olduğundan paranın verildiği tarihteki alım gücü ile iade tarihindeki alım gücü çok farklı ve adaleti denkleştirmeyecek oranda azdır. Bu nedenle, hukuken geçersiz sözleşmeler sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı gözardı edilmemelidir. Ancak, burada denkleştirme yapılırken iade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihe göre iade kapsamı belirlenmelidir.
Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış ortalamaları göz önünde tutulmalıdır.
Kural bu olmakla birlikte, davacı dava dilekçesinde 16.480,00 TL nin faiziyle birlikte davalıdan tahsili talebinde bulunmuştur. Bu durum, satım bedelinin iade tarihindeki karşılığı belirlenir iken taleple bağlılık ilkesinin gözönünde bulundurulmasını gerektirir.
Somut olayda, davacı 07.05.2001 tarihli harici satım sözleşmesine dayalı olarak ödenen taşınmaz bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tarafına iadesini istemiş,davacı bu kapsamda delil listesini dosyaya sunmuştur.Mahkemece dosya kapsamında yer alan ve davacı tarafından sunulan delil listesinde belirtilen deliller topanmadığı gibi bu delillere dair değerlendirmede yapılmamıştır.Bu itibarla mahkemece,öncelikle toplanacak deliller ile davacının,dava konusu taşınmazın satışı nedeni ile ödediği bedelin tespiti akabinde ifanın imkansız hale geldiği tarihinde tespit edilmek suretiyle yukarıda açıklanan ilkeler gereğince satım sözleşmesinde belirlenen ve ödenen bedelin ifanın imkansız hale geldiği tarih itibariyle, bilirkişi marifetiyle denkleştirici adalet ilkesinin uyarlanması ve ortaya çıkacak miktara (taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek) hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıolup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.