Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
HUMK"nunda dahili dava müessesesi öngörülmemiştir. Bu nedenle HUMK"na kıyasla takip talebinde borçlu olarak gösterilmeyen kişi için sonradan takip harcı yatırılmak sureti ile bu kişinin önceki takibe dahil edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan İİK."nun 111. maddesine göre borcu ödeme taahhüdünün geçerli olabilmesi için bu taahhüdün borçlu tarafından yapılması şarttır. Takipte taraf olmayan kişinin taahhüdü geçerli değildir.
Somut olayda, kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile yapılan takip talebinde borçlu olarak gösterilmeyen, ihtiyati haciz kararında ve takibe konu çeklerde ismi yer almayan şikayetçi Saniye Tunç takibe dahil edilmiş ve kendisinden taahhüt alınmıştır. Adı geçen borçlu tarafından icra mahkemesine başvurularak takibin durdurulması ve taahhütnamenin iptali istenilmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere bu şekilde şikayetçinin borçlu sıfatı ile takibe dahil edilmesi ve kendisinden taahhüt alınması yasalara uygun bulunmadığı gibi bu konudaki şikayet bir hakkın yerine getirilmesi ile ilgili olduğundan İİK.nun 16/2. maddesi gereğince süreye tabi değildir. O halde mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 28/11/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.