(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2020/1408 E. , 2020/7716 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : DİSİPLİN CEZASININ İPTALİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; şube disiplin kurulu işletilmeden doğrudan genel merkez disiplin kurulunun müvekkili hakkında işlem yapmasının usul ve tüzüğe aykırı olduğunu, davalı sendika Disiplin Kurulu Yönetmeliğinin 10. maddesinde “...suçlardan herhangi birini işleyen Genel Merkez ve Şube Yöneticileri ile Temsilciler hakkında Genel Merkez Yönetim kurulu Merkez disiplin kurulundan, üyeler hakkında ise Şube Yönetim Kurulu, Şube Disiplin Kurulundan yazılı olarak disiplin soruşması isteyebilir” denildiğini, buna göre şube yönetim kurulunun, şube disiplin kurulundan disiplin soruşturması açtırmadığını, yönetmeliğe aykırı şekilde genel merkez disiplin kurulunda hakkında soruşturma açtırmış olmasının usul yönünden yok hükmünde olduğunu, genel kurulun doğrudan ihraç etme yetkisinin olmadığını, bu alınan kararın usul, yasaya ve tüzüğe aykırı olduğunu ortaya koyarak kanuna ve tüzüğe aykırı olan merkez disiplin kurulunun 28/06/2018 tarih ve 2018/7 sayılı disiplin kararı aldığını, bu kararın ardından genel merkez disiplin kurulunun “Resen” yeniden toplandık diyerek 17/09/2018 tarih ve 2018/7 sayılı ek karar aldığını, bu kararda da “Üyelikten çıkartılmayı gerektiren eylemlerin olduğunun tespitine” demek kaydı ile aynı konuda ikinci kez karar alındığını, bu alınan kararların gerek sendika yönetmeliğine, gerek kanun ve tüzüğe aykırı olduğunu ileri sürerek genel merkez disiplin kurulunun 28/06/2018 tarih ve 2018/7 sayılı disiplin kararı ve genel merkez disiplin kurulunun 17/09/2018 tarih ve 2018/7 sayılı ek kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilerek davalı sendika genel merkez disiplin kurulunun 17.09.2018 tarih ve 2018/7 sayılı Ek kararının iptaline karar verilmiş, davalı sendika genel merkez disiplin kurulunun 28.06.2018 tarih ve 2018/7 sayılı kararının iptali talebi hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davalı vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Gerekçe:
Medeni Usul Hukuku’nda davacının, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir dava açılabilmesi için, bu davayı açmakta veya hukuki korunma istemekte haklı bir yararının bulunması gerekir. Öte yandan, bu hukuksal yararın, "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olması gerekir (..., ...: Davada , ..., 2009, s.135).
Mülga 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın bulunması gereğini, "dava şartı" olarak kabul etmiştir. Bu şart, "dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri" olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan "olumlu dava şartları" arasında sayılmaktadır.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
Dava açmaktaki hukuki yarar için, hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (... H., ..., O./..., M.: Medeni Usul Hukuku, ... 2011, sh.297).
Somut uyuşmazlıkta davacı vekili müvekkili hakkında tesis edilmiş olan sendika disiplin kurulunun 28/06/2018 tarih ve 2018/7 sayılı kararı ile 17/09/2018 tarihli ek kararının iptalini talep etmiştir.
28/06/2018 tarih ve 2018/7 sayılı disiplin kurulu kararının açılan bir başka davada mahkemece iptaline karar verildiği ve buna ilişkin kararın Dairemizin 2019/3557-11508 E.K. sayılı ilâmı ile onandığı anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesince bu talep yönünden “karar verilmesine yer olmadığı”na dair hüküm tesis edilmesi isabetlidir.
Bununla birlikte disiplin kurulunun 17/09/2018 tarihli ek kararının iptaline karar verilmesi doğru olmamıştır. Söz konusu karar hukuki niteliği itibariyle sendika üyeliğinden çıkarılma kararı olmayıp, buna ilişkin teklif mahiyetindedir. Nitekim gerek 4688 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesi gerekse sendika tüzüğünün 11 inci maddesi gereğince üyelikten çıkarılma kararı münhasıran genel kurul tarafından verilebilir.
Bu itibarla davacı hakkında herhangi bir hukuki sonuç doğurmayan disiplin kurulunun 17/09/2018 tarih ve 2018/7 sayılı ek kararının iptali talebi yönünden hukuki yarar mevcut olmadığından 6100 sayılı Kanun’un 114/1-h maddesi gereğince hukuki yarar yokluğu sebebiyle talebin usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Anılan hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde Bölge Adliye Mahkemesince hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.