21. Hukuk Dairesi 2015/3096 E. , 2015/7978 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen kesintisiz çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı işveren şirketin 01/01/1999 tarihinde münfesih olduğu, tüzelkişiliğinin tasfiye amacıyla sınırlı olarak devam edebileceği, davalı şirketin ticari faaliyetine devam etmesinin mümkün olmadığı, davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın "Dava Şartları" başlıklı 114. maddesinin 1.fıkrasının (d) bendinde tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartı olarak kabul edilmiştir.
Medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan gerçek ve tüzel kişi davada taraf ehliyetine (HMK. m.50) ve medenî hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler de dava ehliyetine (HMK.m.51) sahiptir. Taraf ehliyeti; hak ehliyetinin, dava ehliyeti ise fiil ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekildir.
HMK"nın 115.maddesine göre; dava şartı olarak düzenlenen "dava ve taraf ehliyetinin" olup olmadığının mahkemece kendiliğinden araştırılması ve dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir ise de dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için davacıya kesin süre verilmeli, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmelidir. Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.
Limited şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Fesih ve tasfiye işlemi, bir tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eder. Tüzel kişiliğini kaybeden limited şirketlere davada husumet tevcih edilebilmesi için şirketin yeniden ihyasına gidilerek yargılamanın limited şirket tüzel kişiliğine karşı devamının sağlanması gerekmektedir. Taraf sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir.
Tüzel kişiliği sona eren şirketin ihyası için tasfiye memuru ile Ticaret Sicili"ne husumet yöneltilerek görevli Asliye Ticaret Mahkemesi"nde ayrı bir dava açılması için davacı tarafa HMK"nın 52. ve 54. maddeleri hükümleri uyarınca uygun bir önel verilmelidir. Dava açıldığı, takdirde ve alınacak sonuca göre eldeki davaya devam edebilme olanağı bulunduğu belirlendiğinde, tüzel kişiliğe tebligat yapılarak, usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması gerekir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının davalı ... Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti."nin işlettiği Gönen Sağlıklı Yaşam Sitesi"nde bahçıvanlık, çevre düzenlemesi ve bekçilik gibi işlerde çalıştığını iddia ettiği, İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğü yazısından davalı şirketin 01/01/1999 tarihinda münfesih olduğunun belirtildiği ancak davalı şirketin tasfiye işlemlerinin yapıldığına ilişkin sicil dosyasında herhangi bir kaydın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davalı şirketin tasfiyeye girdiğine yönelik bir kayıt olmadığına göre, tasfiye işleminin yapılıp yapılmadığının araştırılarak, tasfiye işlemi neticelenmemiş ise tasfiye memuruna dava dilekçesinin tebliğ edilmesi, tasfiye işlemi tamamlanarak şirketin sicilden terkin edildiğinin anlaşılması halinde de, açılan davada pasif husumetin kendisine yöneltilebilmesi için yukarıda açıklandığı üzere yeniden şirketin ihyasının sağlanması hususunda davacıya önel verilerek, neticesine göre karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
Yapılacak iş, tasfiye işlemi neticelenmemiş ise tasfiye memuruna dava dilekçesinin tebliğ edilmesi, neticelenerek sicilden terkin işlemi yapılmış ise davalı limited şirket ile ilgili olarak ihya yapması için davacıya süre vermek, taraf teşkilini sağlamak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, temyiz eden davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.