14. Hukuk Dairesi 2015/12361 E. , 2016/3493 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.10.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, davacı tüketici harçtan muaf olduğundan alınan harcın iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.03.2016 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
Davada yap-sat"çı konumunda bulunan davalı şirketten haricen satın alınan taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili istenilmiştir.
Mahkemece, istemin kabulüne karar verilmekle birlikte sözleşmeye göre taşınmaz teslim tarihinden önce dava açılmakla davalının dava açılmasına sebebiyet vermediği gerekçesiyle yargılama harç ve giderlerinin davacıdan tahsili yönünde hüküm kurulmuştur.
Hüküm, yargılama harç ve masraflarına ilişkin olarak davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dairemiz çoğunluğunca yerel mahkeme kararı benimsenerek temyiz isteminin reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Kural olarak yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir (HMK. md. 326/1).
Bu kuralın istisnası ise HMK"nın 312, 327 ve 329. maddelerinde açıkça düzenlenmiştir. Buna göre; gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet vermiş olan taraf davada lehine karar verilmiş olsa bile (karar ve ilam harcı dışında) kalan yargılama giderlerinden sorumlu tutulabilir. Aynı şekilde, kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı halde dava açan taraf da yargılama giderlerine mahkum edilebilir.
Diğer taraftan davalı davanın açılmasına kendi hal ve davranışlarıyla sebebiyet vermemiş (ve) yargılamanın ilk duruşmasında da davayı kabul etmiş ise ancak bu takdirde yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilemez (HMK md. 312/2).
Kaldı ki davanın reddi hariç, harç daima davalıya yükletilir. Çünkü harç davalının mahkum edildiği miktara göre belirlenir.
Somut olayda davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede taşınmaz teslim tarihi olarak 30.06.2014 tarihi belirtilmiştir. Dava ise 02.10.2013 tarihinde açılmıştır. Ancak yine sözleşmenin 7. maddesi uyarınca "uygun zamanda" taşınmazın ferağının verileceği de kararlaştırılmıştır. Esasen uyuşmazlıkta ferağın verilmesine ilişkin olup tapunun iptali ile tescil istenmektedir.
Sözleşmenin yorumunda taraflar arasındaki menfaat dengesi korunarak hakkaniyet ölçüsünde hüküm kurulması gerekir. Bu kapsamda ferağa ilişkin "uygun zaman" tamamen davalı müteahhitin keyfi iradesine bağlı kılınamaz. Davacı ödeme edimini önemli oranda yerine getirmiş ve inşaat da % 98 seviyelerine ulaşmıştır. Bu durumda davalı tarafça ferağın verilmesi gerekirken bundan kaçınılmış tapu devri talepleri karşılıksız bırakılmıştır. Dolayısı ile davanın açılmasına davalının haksız tutumu sebep olmuştur. Dava bu kapsamda zamanında açılmıştır. Zira taşınmazın hukuken devri için fiilen teslim şart değildir. Bunun aksi taraflarca da kararlaştırılmamıştır.
Böylece dava zamanında açılmış ve davanın açılmasına davalı sebebiyet vermiş olmakla aleyhine hüküm verilen davalının yargılama giderlerine mahkum edilmesi gerekir.
Ayrıca bakiye karar ve ilam harcı davanın zamanında açılmış olup olmaması ya da dava açılmasına sebep olunup olunmamasına bakılmaksızın doğrudan aleyhine hüküm kurulan davalı taraftan tahsili gerekir (HMK m.327/1).
Davada, davalının ilk celsede davayı kabulü de söz konusu olmadığı halde salt dava açılmasına sebebiyet vermediği değerlendirilerek yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması da isabetli değildir (HMK m.312/2).
Bu itibarla temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulması gerekirken onanması yönünde oluşan çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.