3. Hukuk Dairesi 2018/646 E. , 2018/12316 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...... ......... ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında ......... adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen karar, taraf vekilleri tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 04/12/2018 tarihinde davacı vekili Av. ...... Bakkal ile davalı asil ... ve vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı dayısından paydaşı bulunduğu taşınmazın 2.700 m²"lik bölümünü şifahi olarak yapılan sözleşme ile satın aldığını, akrabalık ilişkisi nedeniyle yazılı akit yapılmasının mümkün olmadığını, davacının taşınmazın devredileceğine inanarak 22/11/2011 tarihinde 85.000 TL, 02/01/2012 tarihinde 47.000 TL ve 28/02/2012 tarihinde 53.500 TL olmak üzere toplam 185.500 TL satış bedelini davalının banka hesabına havale ile gönderdiğini, ancak satılan bölümün adına tapuda tescilinin gerçekleştirilmediğini, bu nedenle devirin gerçekleştirilmesi veya bedelin iadesi için davalıya ihtarname gönderdiğini, davalının ise ihtarnameye rağmen ne tapu devrini ne de bedel iadesini gerçekleştirmediğini ileri sürerek; dava konusu taşınmazın satılan bölümünün adına tapuya tescilini, bunun mümkün olmaması halinde satım bedeli olan 185.500 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; arsa satımı ile ilgili olarak davacı tarafından sadece 28/02/2012 tarihli ve 53.500 TL bedelli havalenin gönderildiğini, havale dekontunda da gönderme nedeninin arazi alım bedeli olduğunun yazıldığını, devir hususunda mutabık kalınamadığından gönderilen bedeli 15/02/2013 tarihinde kâr bedeli ile birlikte 74.800 TL olarak davacıya iade ettiğini, diğer iki havalenin ise dava konusu devirden bağımsız olarak aralarındaki alacak borç ilişkisi nedeniyle borç ödemesi olarak gönderildiğini, bu havale dekontlarında devir bedeline ilişkin olduğuna dair açıklama yapılmamış olmasının da bu hususu doğruladığını savunarak, terditli olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince; taraflar arasında akdedilen şifai satış sözleşmesi uyarınca taşınmazın 2.700 m²"lik kısmının satımı konusunda anlaşmaya varıldığı, bu anlaşma uyarınca davacı tarafından 22/12/2011 tarihinde 85.000 TL, 01/02/2012 tarihinde 47.000 TL ve 28/02/2012 tarihinde 53.500 TL olmak üzere toplamda 185.500 TL"nin davalının hesabına havale edildiği, ancak satışa konu bölümün davacı adına tapu devrinin yapılmadığı, her ne kadar banka havalesi ile yapılan bu ödemelerde ödemenin neye istinaden yapıldığı belirtilmemiş ise de resmi şekilde yapılmayan sözleşmenin geçerli olmadığı, davacı tarafından davalıya taşınmazın alımı için ödemede bulunulduğu hususunun dinlenen tanıklarca da beyan edildiği, davacı tarafın bu geçersiz sözleşme nedeni ile davalıya verdiği bedeli haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
......... Adliye Mahkemesince; dava konusu satış sözleşmesi gereğince, davacı tarafından davalıya toplam 185.500 TL ödendiği, 15/02/2013 tarihli banka havalesi ile davalı tarafından 74.800 TL"nin davacıya iade edildiği, bakiye kalan 110.700 TL"nin davalı tarafından davacıya ödenmesi gerekirken davanın tümden kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile 110.700 TL"nin dava tarihi olan 07/01/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Dava, geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle ödenilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı tarafından davalı adına gönderilen 85.000 TL ve 47.000 TL tutarındaki havalelerde paranın gönderilme nedeni hakkında herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, 53.500 TL tutarındaki havalede ise gönderme nedeni olarak arazi alımı bedeli açıklamasının yer aldığı; davalı tarafından davacı adına gönderilen 74.800 TL bedelli havalede de paranın gönderilme nedeni hakkında bir açıklanmanın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı; bu paraları, şifahi olarak satın aldığı taşınmazın bedeli olarak davalıya gönderdiğini ileri sürmüştür. Davalı, sadece havale edilen 53.500 TL"nin satışa esas olmak üzere gönderildiğini, bu bedeli ise sonradan davalıya faizi ile birlikte havale ederek borcunu ödediğini, diğer iki havale ile gönderilen paraların ise, daha önce davacıya borç olarak verilen paraların geri ödenmesi için gönderildiğini savunmuştur. Böylece davalı, davaya konu toplam 185.500 TL"nin kendisine gönderildiğini (maddi vakıayı) ikrar etmiş, ancak, 85.000 TL ve 47.000 TL bedelli havalelerin davacı tarafından ileri sürülen nedenle (satış bedeli olarak) değil, başka bir nedenle (mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla) gönderildiğini savunmak suretiyle, vakıanın hukuksal niteliğinin ileri sürülenden farklı olduğunu bildirmiştir.
Davalı tarafın ikrar ettiği maddi vakıanın hukuki vasfının ileri sürülenden farklı bulunduğunu bildirmesi, vasıflı ikrar (gerekçeli inkâr) niteliğindedir ve bu ikrar bölünemez. Çünkü vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğü, ikrar eden tarafa (davalıya) değil vakıayı ileri süren tarafa (davacıya) aittir.
Bu durumda, davacı taraf, davaya konu 85.000 TL ve 47.000 TL bedelli havalelerin satışa esas olmak üzere gönderildiği yolundaki iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür; buna bağlı olarak, davalı tarafın borç ilişkisini kanıtlama yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Somut olayda; davacı taraf, bu yasal karinenin aksini kesin delillerle ispat edememiştir.
Diğer taraftan, davalı; satış bedeli olarak aldığını kabul ettiği bedeli, faizi ile birlikte 74.800 TL olarak davacıya iade ettiğini savunmuştur. Bu savunma, davacı tarafından, davalının vekili sıfatıyla ... İlinde satmış olduğu taşınmazdan elde edilen bedeli gönderdiği ileri sürülerek kabul edilmemiştir.
Yukarıda ispat yükü ile ilgili olarak yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında; davalı taraf da davacıya borcunu ödediğini kesin delillerle ispat edememiştir.
Hal böyle olunca, ......... Adliye Mahkemesince; davacı tarafça taşınmaz satışı için davalıya 53.500 TL bedel gönderildiğinin ispatlanmış olduğu gözetilerek, bu bedel yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle ......... Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nun 371. maddesi uyarınca davalı taraf yararına BOZULMASINA, 1.630 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, dosyanın ......... Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 04/12/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.