22. Hukuk Dairesi 2017/14276 E. , 2018/20377 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, işyerinde gerçekleştirilen teftiş neticesinde hazırlanan iş teftiş kurulu başkanlığı raporunun müvekkiline 13/02/2014 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini, müfettişin ücret bordrolarını geçersiz kılacak eş değer bir yazılı delili olmadığını, aksine işin olağan akışına aykırı ve hatalı değerlendirmelere dayalı kanaate dayandırıldığını, fazla mesai ücretlerinin ödenmediği iddiasının, işçi ifadelerinin hatalı değerlendirilmesinden kaynaklandığını öne sürerek ... Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’nün 30/01/2014 tarih ve 3998 sayılı yazıları ekinde bulunan 27/12/2013 tarih 39 numaralı müfettiş raporunda fazla mesai ücretlerinin ödenmediği yönündeki değerlendirmeleri içerir raporun iptalini talep etmiştir
Davalı Cevabının Özeti:
Davalıların bir kısmı davanın reddine karar verilmesini istemiş, bazıları davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalılar ... , ... , ... ,Furkan Yavaş ,... , Meryem Genç , ... , ...,..., ... , ..., ... "un çeşitli tarihlerde vermiş oldukları dilekçeleri ile fazla çalışma ücretlerinin bordrolarda adlarına tahaakkuk edilip hesaplarına ödendiğinin bahisle hiçbir şekilde geçmişe dönük hak ve alacaklarının bulunmadığını, işveren ve işveren vekilini gayrikabil rucü olarak kesin ve geri dönülmez şekilde ibra ettiklerini bildirdikleri gerekçesiyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 92/3. maddesi kapsamında, işçi alacaklarına dair iş müfettişlerince düzenlenen rapor ve tutanakların içeriğine ilişkin olup, bu hususta açılacak davaların hukuki niteliğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
4857 sayılı Kanun’un 91. maddesinin 2. fıkrasında, “30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 10. maddesine istinaden iş sözleşmesi fiilen sona ... işçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin şikayetleri Çalışma ve Sosyal ... bölge müdürlüklerince incelenir” denilmiştir.
4857 sayılı Kanun"un 92. maddesinin 3. fıkrasında ise, “Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi ispatlanıncaya kadar geçerlidir. İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İş mahkemesinin kararına karşı taraflarca 5521 sayılı Kanun"un 8. maddesine göre kanun yoluna başvurulabilir. Kanun yoluna başvurulması iş mahkemesince hüküm altına alınan işçi alacağının tahsiline engel teşkil etmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 105 ilâ 113. maddeleri arasında dava çeşitleri düzenlenmiştir. Eda davası davalının, bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkûm edilmesinin talep edildiği dava türü olarak tanımlanmış iken, tespit davası, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edildiği dava çeşidi olarak açıklanmıştır.
4857 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrasına göre iş müfettişi raporlarına karşı açılan davalar, işçilerin bireysel başvuruları üzerine iş müfettişi tarafından işçi alacaklarına ilişkin yapılan tespitlere karşıdır. Bu tespite işçi tarafından, yapılan tespitin eksik olduğu ve daha fazla alacağın bulunduğu gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava, eda davası niteliğindedir. Söz konusu tespite, işveren tarafından yapılan tespitin hatalı olduğu ve tamamen ya da kısmen borçlu olunmadığı gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava, menfi tespit davası niteliğindedir. Bu son halde, kanunda özel olarak düzenlenmiş olması sebebiyle, davacı işverenin bu davayı açmakta, kanunun ifadesiyle “hukuken korunmaya değer güncel bir yararı” bulunduğu kabul edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta; dava, sadece ÇSGB Iş Teftiş Kurulu Başkanlığı raporunda ismi geçen 12 işçiye karşı açılmış olup Çalışma ve Sosyal ...’nın yöntemince davaya katılımı ile taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi hatalı bulunmuştur.
3- Öte yandan, davalı işverene teftiş raporunun tebliğ edildiği tarihi gösteren belgeler Çalışma ve Sosyal ...’ndan istenilmemiş olup bu belgelerin temini ile davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu yön gözetilmeden karar verilmesi de isabetli bulunmamıştır.
4- Kabule göre ise, davanın mahiyeti nazara alındığında Mahkemece, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmayıp; işverence ÇSGB Iş Teftiş Kurulu Başkanlığı raporunda yapılan fazla çalışma tespitinin hatalı olduğu, tespit edilen şekilde bir fazla çalışmanın olmadığı iddia edildiğine göre, taraf delilleri toplanıp değerlendirildikten sonra sonucuna göre davaya konu raporun iptali gerekip gerekmediği belirlenmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.09.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.