20. Hukuk Dairesi 2016/530 E. , 2017/6522 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ..., Orman Yönetimi ile katılan ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar dava dilekçeleriyle; yapılan kadastro çalışmaları sırasında tapulu ve zilyetliklerinde olan taşınmazlarının 1242 hektar 9946,19 m² yüzölçümüyle tesbit edilen 101 ada 1 nolu orman parseli içerisinde bırakıldığını iddia ederek tespitin iptali ile bu kısımların adlarına tescilini istemişlerdir. fen bilirkişi krokisinde (A/1) ile gösterilen taşınmazın amcası kendisine intikal ettiği iddiasıyla davaya katılmıştır. Bozma kararı sonrası ise ... taşınmazın A2 kısmının kendisine ait olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemece; davacıların İmranlı Tapu Kadastro Müdürlüğüne yönelik davalarının husumetten reddine, 01.10.2010 günlü bilirkişi krokisinde (A), (B), (C), (D) ve (E) harfleri ile gösterilen bölümler yönünden davalarının esastan reddine, katılan davasının reddine karar kesinleştiğinde sicil oluşturması için dosyanın İmranlı Tapu Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacılar ... ve ... ile katılan tarafından (A), (A1), (B), (C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümler yönünden temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18.04.2013 tarih 2012/15480-2013/4548 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""1) Çekişmeli taşınmazın 01.10.2010 günlü fen bilirkişi krokisinde (A1) harfi ile gösterilen bölümünün davacıların dayandığı Ağustos 1972 tarihli 20 nolu tapu kaydı kapsamında kaldığı, katılan 13.09.2011 günlü keşifte bu yerin dedesi tarafından satın alındığı, dedesinden sonra taşınmazı kimsenin kullanmadığı yönündeki beyanları da dikkate alınarak tapu siciline kayıtlı taşınmazı satın aldığı tarihten itibaren 3402 sayılı Kanunun 13/B-b maddesi gereğince mülkiyete olanak sağlayan 10 yıllık kazandırıcı zaman aşımı süresini doldurmadığı gibi adına kayıtlı veya kanuni mirasçısı olduğu bir tapuya dayanmadığı ve harici satın alma iddiasıyla dava açılamayacağı anlaşılmakla, katılan (A1 ) ile gösterilen bölüme yönelik temyiz itirazlarının reddine,
2) Davacıların (A), (B), (C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; mahkemece, davacıların dayandıkları tapu kayıtlarının taşınmazları kapsadığı belirtilmiş ise de, dayanılan tapu kayıtlarının malik hanesinde yazdığı, bu nedenle malik hanesinde davacıların murisleri dışında amcaları da adının bulunduğu, sadece kendi adlarına
tescil istemiyle dava açamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu iştirak halindeki mülkiyet hükümlerine tabi olup lehe olan konularda biri diğeri adına dava açabilir, mirasçılar dahil edilebilir yada muvafakat için süre verilebilir. Mahkemece bu yön dikkate alınmadığı gibi eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında taşınmazların konumunun incelenmediği ve uygulanan 1973 tarihli hava fotoğrafının eklenmediği eksik ve denetime elverişli olmayan orman bilirkişi raporu hükme esas alınmış, komşu parsellere ait (özellikle batısında bulunan taşınmazlar tespit edilerek) kadastro tutanakları ve dayanakları getirtilerek bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmamıştır. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm kurulamaz. Bu nedenle; mahkemece öncelikle tapuda malik olarak görülen amcaları mirasçılarını davaya dahil etmeleri ya da mirasçılardan muvafakat almaları için davacılara önel verilmeli, mirasçıların delillerini bildirmelerine olanak tanınmalı, daha sonra eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, komşu parsellere ilişkin kadastro tespit tutanak ve dayanakları (çekişmeli yerlerin batısında bulunan taşınmazlar tesbit edilerek) ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları,ün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazların miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadıkları, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumları dikkate alınarak dayanılan tapu kayıtlarının 4785 ve 5658 sayılı kanun kapsamında hukuki değerini yitirip yitirmedikleri gözetilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Kabule göre de; kadastro hâkimi düzenli sicil oluşturmak zorunda olduğundan dava reddedildiği halde, dava konusu parseli hakkında sicil oluşturulmamış olması da doğru değildir"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece asli müdahil ..."nun davasının reddine; davacıların davasının kabulüne, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin iptaline 10/11/2014 havale tarihli fen bilirkişi paporunda (B), (C) ve (D) harfleri ile gösterilen kısımların taşınmazdan ifrazı ile her bir taşınmaz ayrı ayrı 3 hisse kabul edilerek 1 hissesi muris ... mirasçıları adına veraset ilamındaki payları oranında, 1 hisses mirasçıları adına veraset ilamındaki payları oranında, 1 hissesmirasçıları adına veraset ilamındaki payları oranında adanın son parsel numaraları verilerek tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tescillerine,
10/11/2014 havale tarihli fen bilirkişi raporunda A1 ve A2 harfleri ile gösterilen kısımların taşınmazdan ifrazı ile muris ... mirasçıları adına veraset ilamındaki payları oranında adanın son parsel numaraları verilerek tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, geriye kalan kısmın tespit gibi tesciline; davacıların yönelik davasının husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ile katılan ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava kısmi ilân süresi içerisinde açılan orman kadastrosuna itiraz davasıdır.
Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun değildir şöyleki, davacılar lehine verilen A (A1+A2) kısmının toplam yüzölçümü 23.956,57 m2 olup uyduğu belirtilen 20 sıra 1972 tarihli tapu kaydı 4595 m2 yüzölçüme; (B) kısmının yüzölçümü 15.388,77 m2 olup uyduğu belirtilen 234 sıra 1963 tarihli tapu kaydı 5000 m2 yüzölçüme; (C) kısmının yüzölçümü 17.597,42 m2 olup uyduğu belirtilen 239 sıra 1963 tarihli tapu kaydı 4595 m2 yüzölçüme ve (D) kısmının yüzölçümü 12.151,03 m2 olup uyduğu belirtilen 219 sıra 1963 tarihli tapu kaydı 1838 m2 yüzölçüme sahiptirler. Mahkemece tapu miktarı ve miktar fazlası kısımlar tam olarak belirlenmediği gibi gerçek kişilerin tapu miktar fazlası kısımlar yönünden zilyetlik yolu ile taşınmaz edinme şartlarını taşıyıp taşımadıkları ise belirlenmemiştir. O halde, mahkemece dayanak tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları komşu parsel tutanak ve dayanakları, önceki bilirkişiler dışında bir ziraat ve iki harita mühendisi veya olmadığı takdirde iki tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, dayanak tapu kayıtları değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Yasanın 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamları ayrı ayrı belirlenmeli; tapu miktar fazlası kısımlar yönünden ise asli müdahilin A2 kısmı yönünden, davacı gerçek kişiler için A (A1+A2), B, C ve D kısımları yönünden zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar tapu miktar fazlası kısımların hangi gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; ..., ..."nun temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 19/09/2017 günü oy birliği ile karar verildi.