20. Hukuk Dairesi 2016/731 E. , 2017/6532 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında dava konusu, 219 ada 13 parsel sayılı 8020,83 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliğinde belgesizden zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edilmiştir.
Davacı davaya konu taşınmazın imar ve ihya edilmediği, taşlık, kayalık ve çalılık niteliğinde Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek adına tescili istemiyle dava açmıştır
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, sayılı parselin teknik bilirkişilerin raporunda (A) harfi ile gösterilen 3170,97 m2 yüzölçümündeki bölümünün orman niteliğinde davacı adına tesciline, (B) harfi ile gösterilen 4849,97 m2 yüzölçümündeki bölümün tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13.04.2010 tarih 2010/918-4954 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında: ""Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli görülmemiştir. Şöyle ki; Orman Yönetimi tarafından dosyaya gönderilen aplikasyon krokisinin incelenmesinde, 222 ada 2 numaralı kadastro parselinin bulunduğu yerin krokide 189 numaralı zeytincilik parseli, kuzeydeki 1 ve 20 numaralı kadastro parsellerinin bulunduğu yeri 187 numaralı zeytincilik parseli ve yine 8 numaralı kadastro parselinin bulunduğu yerin, 181 numaralı zeytincilik parseli, 21 numaralı kadastro parselinin bulunduğu yerin 179 numaralı zeytincilik parseli olarak işaretlendiği, 3 ve 19 numaralı kadastro parsellerin bulunduğu yerin 192 numaralı zeytincilik parseli olarak işaretlendiği gözlenmiş olup, buna göre yörede 1941 yılında 3116 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu yapıldıktan sonra orman sınırı içinde bırakılan yerlerden 1950 yılından sonra 5373 sayılı Kanun hükümlerine göre zeytincilik parselasyonu yapılarak dağıtıldığı izlenimi uyanmaktadır.
Mahkemece dosyaya getirtilen haritaların kroki mahiyetinde olduğu, 3116 sayılı Kanun hükümlerine yapılan orman kadastrosuna ilişkin orijinal orman kadastro haritasının tamamının ve yörede yapıldığı anlaşılan zeytincilik dağıtımına ilişkin parselasyon harita ve belgelerinin getirtilerek, zeytincilik parsellerinin 3116 sayılı Kanuna göre düzenlenen orijinalinden fotokopi orman kadastro haritası getirtilerek üzerinde gösterilmediği, 187, 189, 192, 181 ve 179 numaralı zeytincilik parsellerinin kimlere tahsis edildiği, tahsis edilmiş ise imar ve ihya koşullarının oluşup, tevziatın tamamlanıp tamamlanmadığı, dağıtılan zeytincilik parselleri hakkında tapu kaydı oluşup oluşmadığı ise dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
Tarım Bakanlığının tüm valilik ve kaymakamlıklara gönderilen 8/5/1963 gün ve 1329/1 sayılı yazıda (3573 ve 6777 sayılı kanunlar gereğince (1961 tarihli) Anayasanın 37 ve 131. maddeleri karşısında devlet ormanlarından yabani zeytinlik, menengiçlik, harnupluk sahalarının ayrılamayacağının bildirildiği, her kanunun yürülüğü döneminde ilgili bulunduğu uyuşmazlıklarda uygulanmasının vazgeçilmez bir kural olduğu, 1988/1-825-964 ve 13/10/2004 gün 2004/10-528-533 ve 08/11/2006 gün 2006/14-701-698 sayılı kararları), Devlet ormanlarından zeytinlik tespit ve tefrikinin, ormanların özel mülke konu olamayacağı ve daraltılamayacağı hakkındaki, Anayasanın 37 ve 131. maddesine aykırı olduğu, 11/06/1958 gün 1958/8-7 sayı ile (Deliceliklerin para ve emek harcanarak zeytinlik durumuna getirilmesinin imar ve ihya sayılacağı kabul edilmiş ise de bu içtihatta orman olmayan taşınmazların sözkonusu olduğu,1970, 1974, 1984, 1986 ve 2004 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliklerinin tümünde “3573 Sayılı Yasa ile bu Yasayı değiştiren 6777 sayılı Kanuna göre Devlet Ormanlarından tefrik edilmiş, zeytinlik, sakızlık ve harnupluk sahalar için tevzi işlemleri yapılmamış ise Devlet Ormanı olarak sınırlandırılır” hükümlerinin mevcut olduğu, yine 6831 sayılı Kanunun 05/11/2003 gün ve 4999 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesinde "evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların orman kadastrosunun orman kadastro komisyonunca yapılacağının" hükme bağlandığı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27/02/2008 gün ve 2008/20-157 E. - 2008/194 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere delicelik ve yabani zeytinlerin aslının orman ağacı olduğu, ancak 3573 sayılı “hükümlerine göre yetkili makamlarca zeytincilik parseli olarak tahsis edilmesi, daha sonra da imar-ihya koşullarının oluştuğu belirlenerek temlik kararı verilmesi ya da verilen bu temlik kararı uyarınca tapu kaydı oluşturulması durumunda o yerin orman sayılmayacağına, (HGK 2008/20-157-194) göre, zeytincilik parsellerinin dağıtılıp imar ve ihya koşullarının tamamlandıktan sonra kişiye tahsis ve temlikinin yetkili makamlarca yapılmak suretiyle tapu kaydının oluşturulması halinde o yerin Hazinenin mülkiyetinden çıkacağı ve orman sayılmayacağı, aksi takdirde dağıtım ve tahsis yapılmamış ve tapu oluşmamışsa, öncesi itibarıyla orman sınırı içinde kalması nedeniyle orman olmaya devam edeceğinden bu yönde araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir. Eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde mahkemece, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapan orman kadastrosuna ilişkin orijinal orman kadastro haritasının tamamının onaylı bir örneği ile yörede 1950 yılından sonra 5373 sayılı Kanun hükümlerine göre yapıldığı anlaşılan zeytincilik dağıtımına ilişkin parselasyon harita ve belgeleri getirtilmeli, 3116 sayılı Kanun hükümlerine yapılan orman kadastrosuna ilişkin orijinal orman kadastro haritası ile zeytincilik dağıtımına ilişkin parselasyon haritası ölçekleri denkleştirilerek çakıştırılmalı, önceki bilirkişiler dışında halen ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır” hükmü ile 15.07.2004 tarihli “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının
düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, 3116 sayılı Kanun hükümlerine yapılan orman kadastrosuna ilişkin orijinal orman kadastro haritası ile zeytincilik dağıtımına ilişkin parselasyon haritası, eski tarihli orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası, aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritalarının ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de bu haritaların ölçeğine bilgisayar ortamında veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, bu haritalar birbiri üzerine aplike edilerek düzenlenecek bu haritalarda dava konusu taşınmazlar ile komşu ve yakın komşu parsellerin zeytincilik parselasyon haritası, memleket haritası, kadastro paftası, orman kadastro haritası ile aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritasına göre konumu ve orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile varsa aplikasyon haritasındaki sınır noktaları bu haritalar ile zeytincilik sınır noktaları ile parselleri paftaların tümü üzerinde ayrı renkli kalemlerle çizilip gösterilecek şekilde kendilerinden müşterek imzalı krokili rapor alınmalı ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir"" denilmiştir.
Mahkemece bozma kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde davanın reddine dava konusu taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1941 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 07/06/2002 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ile 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 9/son maddesi uyarınca yapılıp 28/02/2008 tarihinde ilan edilen fenni hataların düzeltilmesini ilişkin çalışma vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 19/09/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.