(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/4056 E. , 2020/7737 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin asıl işverenin ... Üniversitesi olduğu, sözleşme ile temizlik işini alan davalı ... Taah. A.Ş."de 17/06/2003 yılında temizlik görevlisi olarak işe başladığını, son ihaleyi kazanan ... ... İnşaat Nak. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. adlı işverende bir süre çalıştıktan sonra tazminatları da verilmeden 30/07/2013 tarihinde işten çıkarıldığını, davalı şirketin alacaklarını ödemediğini belirterek, müvekkilinin çeşitli kalemlerden oluşan ve ödenmeyen işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... şirketi vekili, müvekkili şirketin ... Üniversitesinin ihale usulü yaptığı hizmet alım işini mevcut işçilerle birlikte devraldığını, ihale bitimine kadar bu işçilerle işi sürdürdüğünü, sonrasında ihaleyi kazanamayınca mevcut işçilerin işi alan yeni şirket nezdinde çalışmalarını sürdürdüklerini, davacı bu şekilde aynı işyerinde asıl işverene bağlı olarak çalışmasını sürdürdüğünü, 30/07/2013 tarihinde işten ayrıldığını, işten ayrıldığı tarihte son alt işveren müvekkil şirket olmayıp diğer davalı şirketin son alt işveren olduğunu, bu nedenle müvekilinin değil asıl işveren ile son alt işveren kanun gereği kıdem tazminatından sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin kıdem tazminatından sorumlu tutulamayacağını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı Üniversite vekili, davacının ... Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı tarafından Kamu İhale Kanunu ile dışarıdan hizmet alınan yüklenici firmalardan en son olarak ... ... İnşaat Nak. Taah. San. Ve Tic. Ltd. Şti."ye bağlı olarak çalıştığını, idareden alacağı bulunmadığını, davacının davasının bu şirkete karşı açması gerektiğini, işçi alacaklarından davalı müvekkilinin sorumluluğu olmadığından husumet yönünden davanın reddinin gerektiğini, davacının dava dilekçesinde 30/07/2013 tarihinde son işvereni olan diğer davalı .... Ltd. Şti."nde çalışırken tazminatları verilmeden işten çıkarıldığını, davacıya ait 30/07/2013 tarihli işvereni şirkete verdiği istifa dilekçesinde emeklilik nedeniyle işten ayrıldığını ihbar tazminatı talebinin yasal ve yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı ... şirketi davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı Üniversite istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı ... ile davalı ... Taah. A.Ş. arasında asıl-alt işveren ilişkisi bulunmasına karşın, ilk derece mahkemesince davalı ... Taah. A.Ş. yönünden davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğu ancak hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmadığı, bu hususun istinaf edenin sıfatına göre ilk derece mahkeme kararının kaldırılması sebebi olmadığı gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davalı Üniversite temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, ilk derece mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-İşyeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanunu’nun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu oldukları aynı yasanın üçüncü fıkrasında belirtilmiş, devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
Değinilen Yasanın 120"nci maddesi hükmüne göre, 1475 sayılı Yasanın 14. maddesi halen yürürlükte olduğundan, işyeri devirlerinde kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından belirtilen madde hükmü uygulanmalıdır. Anılan maddeye göre, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.
İşyerinin önceleri gerçek kişi ya da kişilerce işletilmesinin ardından şirketleşmeye gidilmesi durumunda, bu işlem de bir tür işyeri devri sayılmalıdır. Önceki gerçek kişi olan işverenlerin devralan tüzel kişi ortakları olması bu devir ilişkisini ortadan kaldırmamaktadır. Aynı şekilde daha önce tüzel kişi şirket olan işverenin işyerini bir gerçek şahsa devretmesi de mümkündür. Devralanın şirketin hissedarlarından biri olması da sonucu değiştirmeyecektir. Adi ortaklardan bir ya da bazılarının hisselerini devri de sorumlulukların belirlenmesi noktasında işyeri devri olarak işlem görmelidir.
Bu açıklamalar ışığında, iş hukukunda işyeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Yasanın 14. maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.
Somut olayda; dosya içeriğinden davacının 17/06/2003 - 30/07/2013 tarihleri arasında davalı Üniversitenin alt işverenleri yanında toplam 10 yıl 1 ay 13 gün çalıştığı, 17/06/2003- 30/04/2008 ile 01/01/2010-31/12/2012 tarihleri arasındaki alt işverenin davalı ... Taahhüt A.Ş. olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacının son işvereninden önce çalıştığı ... Taahhüt A.Ş., devralan ve devreden işveren sıfatıyla 17/06/2003-30/04/2008 ve 01/01/2010-31/12/2012 tarihleri arasındaki süre ve 31/12/2012 devir tarihindeki ücret seviyesine göre sorumlu olduğundan ilk derece mahkemesince davalı ... Taahhüt A.Ş. hakkında davanın reddine hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Ayrıca istinaf edenin sıfatına göre davalı ... Taahhüt A.Ş. yönünden davanın reddine karar verilerek bu davalıya yönelik sorumluluğunun ileride açılacak rücu davasında değerlendirilebileceği gerekçesi ile davalının istinaf itirazlarının reddine hükmedilmiş ise de davalı Üniversitenin rücu hakkı bertaraf edilecek şekilde davalı ... Taahhüt A.Ş. yönünden davanın reddine karar verildiği düşünüldüğünde İlk Derece Mahkemesi kararının davalı Üniversite aleyhine sonuç doğuracağından istinaf itirazının reddi isabetli olmamıştır.
Anılan hususlar gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.