Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/10009
Karar No: 2018/12572
Karar Tarihi: 10.12.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/10009 Esas 2018/12572 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2017/10009 E.  ,  2018/12572 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; davalı ile arasında abonelik sözleşmesi bulunduğunu davalının özelleşme öncesi unvanı ile ..."tan elektrik saati bağlattığını ve aylık fatura/kaçak tüketim bedellerini ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhinde ... 10. İcra Müdürlüğünün 2011/17505 E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı sonucu takibin durduğunu ileri sürerek, itirazının iptali ile % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
    Davalı; cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece; davalının açılan itirazın iptali davasında borcu ödediğine ilişkin bir delil sunmadığı gibi duruşmaya da katılmadığı, dava konusu icra dosyasında borca ve ferilerine itiraz ettiği ancak, itirazını destekler delil sunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile ... 10.İcra Müdürlüğü"nün 2011/17505 E icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin aynen devamına, alacak likit olduğundan 1.792,70 TL asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatı tutarı 358,54 TL"nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, aylık tüketim / kaçak tüketim nedeniyle abone adına tahakkuk ettirilen fatura bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Davacı mahkemeye sunduğu dava dilekçesi ile, aylık elektrik tüketimi ile kaçak tüketim nedeniyle davalı abone adına tahakkuk ettirilen faturaların ödenmediğini iddia etmiş, Davalı ise, icra takip dosyasına dairesinde abonelik ilişkisi olmadığı ve borcu bulunmadığına dair itirazda bulunmuş, eldeki davada ise yazılı ya da sözlü savunmada bulunmamıştır. Mahkemece yukarıda belirtildiği gibi davalının icra dosyasında davacı- alacaklı ile arasında hukuki ilişki bulunmadığı ve borcu olmadığını beyanla süresinde itirazda bulunmuş olmasına karşın itirazını destekler mahiyette delil sunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı kararı temyiz etmiş, temyiz dilekçesinde; usul ve esasa dair temyiz sebeplerini sıralamış ve öncelikle dava dilekçesinin kendisine usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini, savunma hakkının kısıtlandığını ileri sürmüştür. Temyiz dilekçesine ekli olarak ta tebligat yapılan kişinin yerleşim yeri adresini gösterir evrak fotokopisini eklediği görülmüştür. Yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulüne uygun şekilde yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
    Bir davada davalının, davacının açmış olduğu davadan haberdar olması, davaya cevap vermesi ve hatta cevap süresinin işlemeye başlaması için dava dilekçesinin tebliğ edilmesi gerekir. Aksi durumun, ilgilinin hak arama hürriyetini kısıtlayacağına şüphe yoktur. Aslında hemen her hukuksal işlemin tebligat ile sonuç doğuracağını söylemek mümkündür.
    Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna, yargılamanın safahatına, duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, Tebligat Kanununda açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK."nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)Taraf teşkili mahkemece resen ele alınması gereken bir husustur. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Usul Kanunu"nun amir hükmü gereğidir. (...23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Karar)7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 16.maddesi hükmüne göre, “kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinin birine yapılır”. Muhatap adına tebliği alacak kişinin, muhatap ile aynı konutta birlikte oturmuş, orayı adres olarak seçmiş olması şarttır. Buna göre; yazılı yasa hükmünde belirtilen şahıslara muhatap adına tebligatın yapılabilmesi için, bu kişilerin muhatap ile aynı konutta oturuyor olması ve tebligat yapılan yeri adres olarak seçmiş olması gerekmektedir. Aksi halde bir başka ifadeyle yazılı şartları taşımayan kişilere tebliğ yapılması halinde, tebliğ usulsüz olacaktır. Temyiz incelemesine konu dosyanın incelenmesi neticesinde; dava dilekçesinin sunulmasından sonra mahkemece, dilekçenin davalı adına ve adresine tebliğe çıkartıldığı, dönen tebligat parçasından tebligatın davalının işte olduğu belirterek, aynı konutta oturan kardeşi ... "e yapıldığı anlaşılmıştır.Yukarıda yazılı yasa hüküleri ve açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında; dönen tebligat parçasından muhatabın işte olması nedeniyle adreste olmadığından tebligatın birlikte oturduğu kardeşi ... "e yapıldığı görülmüş ise de, davalı temyiz dilekçesinde tebligat yapılan kişinin ikamet adresinin İstanbul olduğunu adı geçenin ziyaret amacıyla adreste bulunduğunu iddia etmiştir. Bu iddianın mahkemece yapılacak bir araştırma ile doğrulanması halinde tebligatın usulsüz olduğunun kabulü gerekeceğine kuşku bulunmamaktadır.Bu itibarla; mahkemece öncelikle davalıya yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığının araştırılması, usulüne uygun olmadığının anlaşılması halinde; taraf teşkili sağlanarak dava konusu; abonelik sözleşmesi, tutanak ,fatura ve vs belgeler getirtilerek davalıya delilerini sunma hakkının tanınması ve öncelikle mahkemenin görevli olup olmadığı üzerinde durularak, mahkemenin görevli olduğunun tespiti halinde, davalının yetki itirazı değerlendirilerek, bu hususta karar verilmesi, tebligatın usulüne uygun olduğunun saptanması halinde ise, yetki itirazının süresinde olmadığından reddine karar verilerek, öncelikle zamanaşımı süresi yönünden değerlendirme yapılması varılacak sonucuna göre de yargılamaya devam olunması gerektiği gibi, ayrıca eldeki davada borcun bulunduğuna dair ispat yükü davacıda olup, tebligatın usulüne uygun yapıldığının tespiti halinde dahi duruşmalara gelmeyen ve davaya cevap vermeyen davalının davayı tümüyle inkar etmiş sayılacağı hususu gözetilerek, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hatalı değerlendirmeye dayalı hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi