3. Hukuk Dairesi 2017/13857 E. , 2018/12581 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ...... davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ......... İlçesi, ......... Köyü, ...... Mevkii, 186 Ada, 31 parselde bulunan taşınmaz kayınpederine ait iken, 1973-1985 yılları arasında kardeşi olan dava dışı ...... Türk tarafından baskı ve cebirle işgal edildiğini ve bu tarihlerde kullanıldığını, daha sonra ...... Türk"ün bu taşınmazı tapusu olmamasına rağmen şifahi olarak davalıya sattığını, davaya konu enkazın bulunduğu taşınmazı 1990 yılından itibaren kullandığını, kardeşinin 1973 yılında bu taşınmazı kullandığı dönemde 2 odalı bir ev yaptığını ve o dönemde bu şekilde kullandığını, davaya konu yerin kendi kullanımına geçmesi sonrasında kendisinin kardeşinin yaptığı eski yapıyı tamamen yenilediğini ve evin etrafına ...... ...... yaptırdığını ve yüklü miktarda harcama yaptığını,davalının bu taşınmaz için ......... 1. Asliye hukuk Mahkemesi"nin 2010/927 Esas-2014/418 Karar sayılı dosyası ile elatmanın önlenmesi davası açtığını ve söz konusu davanın davalı lehine sonuçlandığını,bu nedenle ev ve eklentilerinin elinden alındığını ileri sürerek,bu taşınmaz üzerine kendisi tarafından inşa edilen enkazın bedelinin dava tarihindeki değerinin tespiti ile bu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile HMK 107/2 gereğince dava değerini arttırmak üzere şimdilik 10.000 TL’nin davalıdan alınarak tarafına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı,cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece; ... konusunu oluşturan ...... ile ilgili olarak ......... Mahkemesi tarafından verilen kesinleşmiş hükmün bulunması gerekçesiyle HMK"nun 114/1-i maddesi uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle açılan davanın usûl yönünden reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava;sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı ...... istemine ilişkindir.
Kesin hüküm hem bireyler hem de devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla hukuki güvenlik ve yargı erkine güven sağlandığından kesin hüküm kamu yararı ile doğrudan ilgilidir.
Hemen belirtilmelidir ki, kesin hükmün amacı, kişiler arasındaki uyuşmazlıkların hem kesinleşme anı hem de gelecek için çözümlenmesidir. Bu amacın gerçekleşmesinde, hem davanın taraflarının, hem de ...... hem toplumun yararı vardır. Çünkü kişiler aralarındaki uyuşmazlığın kesin bir biçimde sonuçlanması için dava sırasında bütün olanaklarını kullanırlar ve dava sonucunda verilecek kararla artık bu uyuşmazlığın sona ermesini isterler. Bunda ...... de yararı vardır, çünkü Devlet, mahkemelerin sınırsız bir biçimde aynı uyuşmazlık ile tekrar tekrar meşgul edilmesini istemez ( ......, R./ ......, E./...... ......, S.: Medeni Usul Hukuku, ...... 2016, s.664).
Dava konusu uyuşmazlık hakkında kesin hüküm bulunuyorsa aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz.
Kesin hüküm itirazı davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle ve dava şartı yokluğundan reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi ilk defa Yargıtay"da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) ve hatta bozmadan sonra da ileri sürülebilir ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. O nedenle kesin hükmün varlığının, yargılamanın bir kesiminde nazara alınmamış olması diğer bir kesiminde ele alınmasını engellemez (Kuru, B.:Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. V, 6. b., ... 2001, C. V, s. 4980 vd.).
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.
Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nın 303. maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın, taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise,davacının davaya konu edilen taşınmazda daha öncesinde kardeşi olan dava dışı ...... tarafından inşa edilen evde ilgili taşınmazın kendi kullanımına geçmesi sonrasında yaptığı iyileştirme ve yenilemelerden kaynaklı olarak eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar mahkemece hatalı değerlendirme ile ,... konusunu oluşturan ...... ile ilgili olarak ......... Mahkemesi tarafından verilen kesinleşmiş hükmün bulunması gerekçesiyle HMK"nun 114/1-i maddesi uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle açılan davanın usûl yönünden reddine karar verilmiş ise de,mahkeme gerekçesine dayanak yapılan ......... Mahkemesi’nin ......... tespitine itiraza ilişkin dava dosyası ile yine dosya kapsamında yer alan men-i müdahale ve tapu iptal tescile ilişkin diğer dava dosyalarının tarafları, dava konuları ,hüküm fıkraları incelendiğinde ,eldeki bu davada kesin hüküm teşkil etmeyeceği açıktır.
Bu itibarla mahkemece,eldeki davada davacının ,iyiniyetli olup olmadığı da saptanmak ve dosya kapsamında yer alan ve taraflar arasında görülen dava dosyaları da incelenmek suretiyle işin esasına girilerek inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken,eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.