21. Hukuk Dairesi 2014/26329 E. , 2015/8429 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 1 Kasım 1995-21 Kasım 2011 tarihleri arasında sigortalı çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalılara ait işyerinde 01.11.2005-21.11.2011 tarihleri arasında çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun"un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra
- ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa"nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa"nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına davalı işyerinden işe giriş bildirgesinin verilmediği ve hizmet bildiriminde bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olaya gelince; davada dinlenen tanıkların davacının 2005 yılından itibaren davalılara ait işyerinde çalıştığını beyan etmelerine rağmen dava konusu 1141957 sicil sayılı işyerinin 25.12.2007 tarihinde kanun kapsamına alındığı, tespit istenen dönemde davacının başka işyerinde çalışmasının olmadığı, Kanun kapsamında olduğu tarihin tespiti istenen tarih ile uyuşmadığı halde işyerinin vergi kaydının, oda ve ticaret sicil kayıtlarının getirtilmediği ve faal olduğu tarihlerin emniyetçe araştırılmasının yaptırılmadığı, anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, işyerinin Kanun kapsamına alınmadan önceki dönem için vergi kaydının, oda ve ticaret sicil kayıtlarının getirtilerek ve faal olduğu tarihlerin emniyetçe araştırılmasının yapılarak faal olup olmadığını belirlemek, Kurumdan dinlenen tanıkların ekinde işyeri bilgileri olan hizmet cetvellerini getirtip davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
2-Kabul göre de; HMK md 319"a göre basit yargılama usulünde talebin sonradan değiştirilemez ve talebin daraltılması (azaltılması) kısmen feragat anlamındadır.
Kural olarak davayı kaybeden taraf yargılama giderleri ve avukatlık ücretinden sorumludur. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkemenin yargılama giderlerini taraflar arasında paylaştırması gerekir.(HMK md.326). Somut olayda davacının dava dilekçesindeki talebinin daraltılması nedeniyle mahkemece daraltılan bu talebe göre karar verilmesi durumunda istemin bir kısmından feragat edildiğinden bu bölüme ilişkin istemin reddine, davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesine ve yargılama giderlerinin taraflar arasında paylaştırılmasına karar verilmesi gerekirken davanın kabulü denmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Aderas Deri Suat Ögel ve Ortağı"na iadesine, 16.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.