21. Hukuk Dairesi 2015/657 E. , 2015/8544 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın öedtilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere ve temyizin kapsamına göre davalı şirket vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 27.11.2006 tarihli iş kazasında yaralanarak sürekli işgöremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, 50.000,00 TL manevi tazminat ile 71.435,64 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 55. maddesinde, “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.”hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenlemeden olarak iş kazasına maruz kalan sigortalıya kısa vadeli sigorta kolu olan iş kazısı sigorta kolundan sürekli iş göremezlik oranı gözetilerek bağlanan gelirin rücuya tabi kısmının düşülmesi esastır. Rücuya tabi sosyal güvenlik ödemesinden anlaşılması gereken ise kazalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin kazalı kusuruna denk gelen kısmının tenzili ile ortaya çıkan değerdir.
Bunun yanında zararlandırıcı olaya maruz kalan sigortalının maddi zararının hesaplanmasında, kaza tarihindeki gerçek ücretinin hesaplamaya esas alınması koşuldur. Gerçek ücretin ise işçinin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücret olduğu, işyeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş ücret olmadığı Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Son olarak belirtilmesi gereken diğer bir husus da kazalının geçici iş göremezlik zararına ilişkindir. Geçici iş göremezlik devresi de denen sigortalının çalışamayıp istirahatli kaldığı dönemde yoksun kaldığı geliri, onun iş kazası sonucu oluşan maddi zararı kapsamındadır. Raporlu olunan bu dönemde çalışamayan sigortalının yoksun kaldığı ücreti kadar bir zararının oluşacağı ve bu zararın da onun maddi kaybı içerisinde kabul edilmesi gerektiği açıktır. Sigortalının zararlandırıcı olay nedeni ile tedavisinin devam ettiği ve çalışamadığı bu sürelerde %100 iş gücü kaybına uğradığı kabul edilerek bilirkişi aracılığıyla maddi zarar tespit edilip SGK"ca ödenmesi gereken geçici iş göremezlik ödeneğinin rücuya tabi kısmı düşüldükten sonra elde edilecek sonuca göre maddi zarar belirlenmelidir
Tüm bu açıklamalardan olarak somut olayda; davacı sigortalının iş kazasına maruz kaldığı tarihte aldığı ücreti yerine kazadan sonra daha az tutarda aldığı ücretinin hesaplamaya esas alınması doğru değildir. Zira yukarıda da değinildiği gibi iş kazalarından kaynaklanan maddi tazminat davalarında aslolan sigortalının kaza anındaki gerçek ücretin hesaplamaya esas alınmasıdır. Böylesi bir yaklaşımın kaza sonrası yaralanan sigortalının daha niteliksiz işlerde ve daha az ücretle çalıştırılması ihtimali karşısında daha hakkaniyetli olacağı açıktır.
Bunun yanında iş kazasına maruz kalan sigortalının kaza sonrasında çalışamadığı günler deki kazanç kayıpları da onun maddi zararlarından sayılır. Bu kapsamda somut olayda davacının geçici iş göremezlik dönemi de denen istirahatli kaldığı sürelerdeki ücret kaybının maddi zarar hesabı dışında tutulması da hatalı olmuştur.
Son olarak değinilmesi gereken diğer bir husus da şudur; yukarıda açıklamalar bölümünde değinildiği üzere, iş kazalarından kaynaklanan maddi tazminat davalarında kazalının sürekli iş güçü kaybı zararının hesaplanmasında Kurumun iş kazısı nedeniyle kazalıya bağladığı gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilir kısmının düşülmesi esastır. Rücu edilebilir sosyal güvenlik ödemesi ise kazalının kusuru oranında indirim yapılan ödemedir. Bu kapsamda somut olayda davacının yargılama konusu iş kazasında %30 oranında kusuru olduğuna göre sigortalıya yapılan Kurum tahsisinden %30 oranında indirim yapılarak hesaplanan zarardan bu ödeminin düşülmesi gerekmektedir. Hal böyle iken Mahkemece ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi kısmı yerine tamamının düşüldüğü hesap raporuna itimat ile neticeye varılması da doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflardan davacı"ya iadesine,aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden taraflardan davalıya yükletilmesine,