Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1349
Karar No: 2017/6720
Karar Tarihi: 21.09.2017

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/1349 Esas 2017/6720 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/1349 E.  ,  2017/6720 K.

    "İçtihat Metni"


    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı, 1972 tarih, 2 cilt, 6 sayfa, 15 ve 16 sıra nolu tapu kayıtları kapsamında kalan taşınmazlarının yörede yapılan orman kadastrosu sınırları içerisinde bırakıldığını, bu taşınmazlarının ormanla ilgisinin bulunmadığı iddiasıyla orman kadastrosunun iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle Dairenin 01704/2013 gün 2008-3515 sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “... Somut olayda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin kadastro tutanağı düzenlenip düzenlenmediği, düzenlenmiş ise kesinleşerek tapu siciline tescil edilip edilmediği belirlenmemiştir.
    Bu nedenle, mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak 1992 yılında kesinleşen genel arazi kadastro çalışmasında tespit tutanağı düzenlenip düzenlenmediği, düzenlenmiş ve kesinleşerek tapu siciline tescili sağlanmış ise tapu kaydı getirtilerek, tutanağın kesinleşme tarihi ile dava açıldığı tarih arasında 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesinde düzenlenen ve re"sen gözetilmesi gereken hak düşürücü sürenin davacı aleyhine dolup dolmadığı belirlenmeli, hak düşürücü sürelerin doğrudan doğruya kamu düzenini ilgilendirmeleri nedeniyle davanın hangi aşamasında olursa olsun mahkemece kendiliğinden gözetilmeleri gerektiğinden ve bu nitelikleriyle dava engellerinden olup, ilk önce incelemeleri icap ettiğinden, hak düşürücü sürenin dolması halinde, davanın dinlenemeyeceği ve işin esasının incelenemeyeceğinden yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi gerekir. Şayet çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ilişkin kadastro tespit tutanağı düzenlenmemiş ise, hak düşürücü sürenin uygulanma olanağı bulunmadığından davanın tescil davası olarak değerlendirilip, araştırma yapılmalı, bundan sonra tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirilmeli; oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Belirtilen hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı görülmüştür.” denilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulmasının ardından yapılan yargılama sonunda dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediği ve orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro sırasında orman olduğu gerekçesiyle tespit dışı bırakılan taşınmazın tapuya tescili istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılıp 13.12.1991 – 13.01.1992 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastrosu bulunmaktadır.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmişse de yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki, davacı dava dilekçesinde Mayıs 1972 tarih 15 ve 16 sıra numaralı tapu kayıtlarında adına kayıtlı bulunan taşınmazının kadastro sırasında ormanda bırakıldığını kaldı ki, burada eklemeli olarak çok uzun süredir devam eden zilyetliğinin olduğunu belirtmiş olmasına rağmen mahkemece davacının dayandığı tapu kayıtları getirtilip yapılan keşifte mahalli bilirkişi ve tanıklara sorularak uygulanmak sureti ile dava konusu taşınmazların dayanak tapu kaydı kapsamında kalan yerlerden olup olmadığı araştırılmamış, tapu kaydının revizyon görüp görmediği sorulmamıştır. Ayrıca taşınmazın niteliğinin tespiti açısından hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda keşifte uygulanan
    -2-
    2016/1349 - 2017/6720

    memleket haritasının tarihi belirtilmeden bu haritaya göre taşınmazın ormanlık alanda kaldığı tespit edilmiş, en eski tarihli hava fotoğrafı getirtilip incelenmemiş, bu haliyle taşınmazın niteliği konusunda tereddüt meydana gelmiştir.
    O halde mahkemece davacının dayandığı Mayıs 1972 tarih 15 ve 16 sıra numaralı tapu kayıtlarının, ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ile birlikte (tapu defteri fotokopisi değil elle yazılarak ve kaydın geldisi gittisi takip edilerek) Tapu Müdürlüğünden getirtilip, dayanak tapunun başka parsele revizyon görüp görmediğinin sorulması, görmüş ise bu parsellere ilişkin kadastro tutanakları ve tapu kayıtları ile en eski tarihli memleket haritası ve dayanağı hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, tüm tedavülleri getirtilen tapu kayıtları yeterince yaşlı yerel bilirkişiler yardımıyla yöntemince zemine uygulanmalı, tapu kayıtlarının kapsamı belirlenmeli, bilinmeyen sınırlar konusunda taraf tanıklarının beyanlarına başvurulmalı, tapu kayıtlarının kapsamları arazi üzerinde işaretlettirilmeli, tapu kapsamındaki arazinin krokisi düzenlettirilmeli ve çekişmeli taşınmazın bu tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı yöntemince saptanmalıdır.
    Yukarıda anlatılan yöntemle yapılacak araştırma sonucu davacının dayandığı tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uyduğu tespit edildiği takdirde bu kez mahkemece getirtilen en eski tarihli memleket haritaları ve dayanağı hava fotoğrafları çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın evveliyatının orman sayılan yerlerden olduğu ve tapu kaydının dava konusu taşınmaza uyduğunun belirlenmesi halinde davacının dayandığı tapu kaydının 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısında hukuki kıymetinin olup olmadığı tartışılmalı ve ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ...’nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/09/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi