19. Hukuk Dairesi 2017/3388 E. , 2019/528 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülmekte olan itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi tarafından verilen, istinaf talebinin kabûlü ile 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/958 esas - 2016/1041 karar sayılı kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne dair kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacının davalıya 2012 ve 2013 yıllarında sattığı gıda mamullerine karşılık davalı tarafından ödeme yapılmadığı, bu döneme ilişkin cari hesap borcunun olduğu, bu sebeple davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalının itirazının haksız olduğu iddiasıyla itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının alacak sebebi olarak 2012-2013 yıllarına ait borç dediği ancak hangi mal satışı veya hangi fatura sebebi ile alacaklı olduklarından bahsedilmediği, davacı şirket ile davalı şirketin aile şirketleri olduğu ve 2013 yılında tek hissedarlı iki şirket haline geldiği, aile şirketi olunduğu dönemlerde her iki şirketin muhasebe işleri yetkilisinin şu anda davacı şirket yetkilisi olan şahıs olduğu ve her iki şirketin defterlerini aynı muhasebeciye tutturduğu, şirket yetkililerinin defter içeriklerinden bilgilerinin olmadığı ancak davalının davacıdan gelen tüm mallara ilişkin ödemeleri zamanında ve eksiksiz yaptığı, her iki şirketin defterleri de davacı şirket yetkilisi uhdesinde olduğu için sonradan bunların davalı aleyhine kullanmasının TMK’nın 2. maddesi ile bağdaşmayacağı, şirket hissedarlarının ağabey-kardeş olması sebebiyle davalı şirketin yaptığı ödemeler karşılığı tahsilat tediye belgesinin akrabalık ilişkisi ve gelenek sebebi ile alınmadığı, HMK’nın 203. maddesi uyarınca tanıkla ispatın mümkün olduğu savunmasıyla davanın reddine, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı defterlerinde alacak kaydının yer almadığı, alacağın konusunu oluşturduğu iddia edilen fatura konusu malların teslimini ispatla zorunlu olan davacının teslimi ispatlayamadığı, her iki şirketin kayıtlarının aynı mali müşavir tarafından muhasebe usul ve esaslarına göre tutulmadığı bu şekilde defterlere itibar edilemeyeceği gerekçesi ile davanın ispatlanmadığından reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince, davalının açıkça faturaya konu mal bedelinin ödendiğini iddia etmiş olması sebebiyle ispat yükünün davalıya geçtiği, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre davalının herhangi bir ödemesinin ticari defterlere yansımadığının açık olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 200. ve devamı maddeleri gereğince dava değeri itibariyle tanık dinlenemeyeceği, davalı tarafça ödeme iddiasını ispata yarar delil sunulamadığı, davalının ödeme iddiasının ispatlanamadığı ve alacak da likit sayılacağından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun bulunmadığı gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle istinaf mahkemesi kararının muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun olmasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 04/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.