10. Ceza Dairesi 2016/781 E. , 2016/1133 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı"nın, 26/02/2016 tarihli yazısı ile uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan hükümlü S.. D.. hakkında İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 13/08/2015 tarihli ve 2007/261 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi"nce 02/09/2015 tarihinde 2015/911 değişik iş sayı ile verilen kararın kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 09/03/2016 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık S.. D.. hakkında, 06/08/2004 tarihinde işlediği iddia olunan uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi"nce 23/12/2005 tarihinde 2004/237 esas ve 2005/476 karar sayı ile sanığın TCK"nın 188. maddesinin 1 ve 4. fıkraları ve 62. maddesi gereğince 6 yıl 3 ay 300 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun"un 52. maddesi gereğince adlî para cezasının günlüğü 20 TL"den 6000 TL adlî para cezasına dönüştürülmesine, ayrıca sanığın CMK"nın 109. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendi uyarınca yurt dışına çıkış yasağı konulması ile salıverilmesine karar verildiği,
2- Hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce... tarihinde... esas ve ... sayı ile bozulduğu,
3- Bozma üzerine İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi"nce 28/05/2009 tarihinde 2007/135 esas ve 2009/204 karar sayı ile sanığın TCK"nın 188. maddesinin 1 ve 4. fıkraları ve 62. maddesi gereğince 10 yıl 500 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun"un 52. maddesi gereğince adlî para cezasının günlüğü 20 TL"den 10000 TL adlî para cezasına dönüştürülmesine, ancak sanık hakkında aleyhe temyiz bulunmadığından TCK"nın 307. maddesinin 4. fıkrası uyarınca 6 yıl 3 ay hapis ve 6000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
4- Hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce 17/04/2015 tarihinde ...esas ve ... sayı ile onandığı,
5- Van İnfaz Hakimliği"nin 07/08/2015 tarih ve 2015/8961-862 sayılı kararı ile, hükümlünün cezasının bir bölümünün infaz edilmesinden sonra, 6411 sayılı Kanun"la 5275 sayılı Kanun"a eklenen geçici 1. madde uyarınca, koşullu salıverme tarihi olan 05/08/2016 tarihine kadar olan bölümünün denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına karar verildiği,
6- Hükümlü müdafiinin 11/08/2015 tarihli dilekçesiyle, "...müvekkilin kalan cezasının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına karar verildiğinden, yurt dışına çıkamama yükümlülüğüne dair adli kontrol kararının kaldırılması gerektiğini..." belirterek talepte bulunduğu; talebi değerlendiren İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nce 13/08/2015 tarihinde 2007/261 değişik iş sayı ile "delil durumu yönünden hükümlü lehine herhangi bir değişiklik olmadığı" gerekçesiyle adli kontrol kararının kaldırılması talebinin reddine karar verildiği, hükümlü müdafiince bu karara itiraz edildiği,
7- İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi"nce 02/09/2015 tarihinde 2015/911 değişik iş sayı ile "sanık S.. D.."in 6 yıl 3 aylık hapis cezasının kesinleştiği, bu cezanın henüz infaz edilmediği, sanığın infazdan kurtulmak amacıyla yurt dışına çıktıktan sonra dönmeme ihtimali bulunduğu" gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, «5271 sayılı Kanun"un Adli kontrol kararı ve hükmedecek merciiler başlıklı 110. maddesinde yer alan "(1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol altına alınabilir.(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir. (3) 109 uncu Madde ile bu Madde hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır." ve Adli kontrol kararının kaldırılması başlıklı 111. maddesinde yer alan "(1) Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu Maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde karar verebilir. (2) Adlî kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir." şeklindeki hükümler ile yine anılan Kanun"un 103/2. maddesinde yer alan "2) Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adlî kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re"sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır." şeklindeki hükümler birlikte değerlendirildiğinde, 5271 sayılı Kanun"un 103/2. maddesi gereğince soruşturma evresinde şüphelinin işlediği iddia olunan suç nedeni ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi halinde adli kontrol kararının kendiliğinden sona ereceği hüküm altına alındığından, usul hükümlerinde kıyasın mümkün olduğuna ilişkin genel hukuk kaidesinden hareketle kovuşturmanın beraat, mahkumiyet, düşme vb. bir kararla sona ermesi halinde de adli kontrol tedbirinin kendiliğinden sona ereceğinin kabulünün zorunlu olması karşısında, somut dava dosyasına konu sanık hakkındaki kovuşturma aşamasının hükmün Yargıtay 10. Ceza Dairesinin ....tarihli ve .... esas, ... karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilerek kesinleşmesi suretiyle sona erdiği ve böylece sanık hakkındaki yurtdışına çıkamama adli kontrol tedbirinin kendiliğinden nihayete erdiği ve artık devamında hükmün infazına geçildiği de dikkate alındığında her hangi bir hukuki yararın bulunmadığı düşünüldüğünden, merciince yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. » denilerek, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi"nce 02/09/2015 tarihli 2015/911 değişik iş sayı ile verilen kararın bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Van İnfaz Hakimliği"nin 07/08/2015 tarih ve 2015/8961-862 sayılı kararı ile, hükümlünün cezasının bir bölümünün infaz edilmesinden sonra, 6411 sayılı Kanunla 5275 sayılı Kanun"a eklenen geçici 1. madde uyarınca, koşullu salıverme tarihi olan 05/08/2016 tarihine kadar olan bölümünün denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu duruma göre, hükümlü hakkında daha önce verilen "yurt dışına çıkma yasağı"nın devam edip etmediğinin değerlendirilmesi infazla ilgili bir uyuşmazlık olduğundan, kanun yararına bozma talebinin incelenmesi, Yargıtay Büyük Genel Kurulu"nun 19/01/2015 tarih ve 2015/8 sayılı kararı ile 12/02/2016 tarih ve 2016/1 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 1. Ceza Dairesi"nin görevine girdiğinden, Dairemizin görevli olmadığına karar vermek gerekmektedir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; kanun yararına bozma talebinin incelenmesi Yargıtay 1. Ceza Dairesi"nin görevine girdiğinden, Dairemizin GÖREVLİ OLMADIĞINA, dosyanın görevli Yargıtay 1. Ceza Dairesi"ne sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE, 18/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.