11. Hukuk Dairesi 2020/109 E. , 2021/6547 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 05.06.2018 tarih ve 2017-274/380 sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 27.09.2019 tarih ve 2018-1534/931 sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 23.11.2021 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin Kazakistan"a göndereceği yükün taşıma işini davacı şirketin üstlendiğini bu edimini yerine getirdiğini, yapılan anlaşma nedeniyle tanzim edilen 57.500,00 USD miktarlı faturadan bakiye 19.769,83 USD alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlattıklarını, ancak davalı tarafça haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazın iptali ile davalının % 20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirketin merkezinin Kahramankazan/Ankara olması nedeniyle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davacı tarafın müvekkili davalının adresine gelip taşımacılığını yapacağı çelik kontrüksiyonları gördüğünü, buna göre malzemeleri Gürcistan gümrüklemeye kadar tır ile buradan da Kazakistan/Atyrau"ya 60 tonluk 3 vagon ile taşımacılığını yapabileceğini, kilogramı 0,2570 USD"den toplam 37.730,12 USD alacağını, malları 25 gün içinde teslim edeceğini belirtmesi üzerine aynı gün taraflar arasında bu şartlar ile şifahen anlaşma yapıldığını, davalının şifahen yapılan anlaşmayı yazılı şekle çevirmek için tüm uğraşlarına rağmen davacının davalıyı oyaladığını, davacının şifahen anlaşılan bedeli yükselttiğini, anlaşma dışında davacının 60 tonluk 3 vagon ayarlayamayınca önce çelik kontrüksiyonları gümrükteki depolara yerleştirildiğini ardından da 45 tonluk 5 vagon ile gönderdiğini ancak bunun sorumluluğunun müvekkiline ait olmadığını, malların vagon ile nakliyesini önerenin davacı yan olduğunu, müvekkilinin daha önceki taşıma işlerini tır ile yaptırdığını, davacının malları taahhüt ettiği süreden çok daha geç teslim ettiğini ve müvekkilini zarara uğrattığını, tüm bu olanlara rağmen müvekkilinin anlaştıkları 37.730,17 USD"nı davacı tarafın hesabına yatırdığını, davacı tarafın da bu miktarı ihtirazi kayıt olmadan çektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacı taşıyıcı tarafından taşımaya ilişkin koşulların mail yoluyla davalıya bildirildiği, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan ve bu mail içeriğinin sözlü olarak anlaştıkları hususlara aykırılık teşkil ettiğini ileri süren davalı tarafça bu duruma itiraz edildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı, davacı taşıyıcı tarafından mail yoluyla yapılan teklifte belirtildiği üzere sözleşmeye konu emtianın varış mahallindeki alıcısına teslim edildiği, davacı tarafça düzenlenen 13/02/2017 tarih 003099 sıra numaralı 57.500,00 USD tutarlı faturanın davalı şirkete gönderildiği, davalının fatura bedelinin 37,730,17 USD"lik kısmını ödediği, 19.769,83 USD"lik kısmını ise ödemediği, davalı yana mail yoluyla gönderdiği teklifte belirtilen koşullarda edimlerini yerine getirdiği anlaşılan davacının bakiye alacağının tahsili için başlattığı takibe yönelik davalı itirazının haksız olduğu gerekçesiyle davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların davalıya ait emtianın Kazakistan ülkesine taşınması konusunda anlaştıkları ancak yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, davacı tarafın davalıya anlaşmanın içeriğini mail ortamında bildirdiği, buna göre taşıma ücretinin 57.500,00 USD olduğu davalı tarafın davacı tarafça gönderilen mailden sonra taşıma anlaşmasından vazgeçmediği ve söz konusu taşıma işinin bu fiyata gerçekleşmesine bir itirazının olmadığı dikkate alındığında, tarafların 57.500,00 USD taşıma ücreti konusunda mutabakata vardıklarının kabulünün gerektiği, davalının toplam ödemesinin 37.730,17 TL olduğu, davacının bu miktarı ihtirazi kayıt koymaksızın almış olmasının taraflar arasındaki anlaşılan bedelin bu miktar olduğunu göstermeyeceği, 19.769,83 TL bakiye alacağı kaldığı mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.625,12 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 25/11/2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası"nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay"ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası"nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.