Esas No: 2018/5231
Karar No: 2018/7680
Karar Tarihi: 09.10.2018
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/5231 Esas 2018/7680 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Dava, aidiyet istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1994 yılının Aralık ayında 61606.16 sicil numaralı ... Plastik San. Tic. Aş isimli işyerinde asgari ücretli işe girdiğini, burada 6 ay kadar sigortalı olarak çalıştıktan sonra işten ayrıldığını, sigortalı günlerini toplatmak amacıyla davalı kuruma başvurduğunda müvekkilinin 01/04/2005 tarihinden önce bir çalışmasının tespit edilemediğinin bildirildiğini beyanla müvekkilinin ... Plastik San. Tic. Aş"deki 1994 yılı Aralık ayı işe girişinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, davacının SGK hizmet dökümüne göre 1994 yılına ilişkin sigortalı olarak işe giriş kaydının bulunmadığı, ilk işe giriş bildirgesinin 2005 yılına ilişkin olduğunu, sigortalı sayılabilmek için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığının yeterli olmadığını, eylemli çalışmanın da mevcut olması gerektiğini, bu tür hizmet tespiti davalarının kamu düzenini ilgilendirdiğinden resen araştırma yapılması gerektiğini beyanla açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili, müvekkilinin ... Plastik San. Tic. Aş"deki 1994 yılı Aralık ayı işe girişinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine karar verilmesi istemi ile iş bu davayı açmıştır.
Yargılama sırasında dinlenen bordro tanığı ... alınan beyanında; 1994 yılının Aralık ayı veya 1995 yılının Ocak ayı gibi ..."ta çalışmaya başladığını, 2008 yılına kadar da çalışmasının devam ettiğini, davacı ile 6 ay kadar birlikte çalıştıklarını, tam tarihini hatırlayamamakla birlikte işe ilk girdiği tarihlerde davacı ile beraber çalıştıklarını, davacı ile buhar makinesi diye tabir edilen makinede çalıştıklarını, o dönemde çırak olarak değil normal şekilde davacının çalıştığını beyan ettiği, bordro tanığı ... alınan beyanında; 1991 yılında ... adlı şirkette çalışmaya başladığını, halen de bu şirkette çalıştığını, şirketin 2009 yılında isim değişikliğine gittiğini, sahibinin aynı olduğunu, 1994-1995 yılları arasında yaklaşık 3-4 ay davacı ile birlikte çalıştıklarını, davacının otoklav bölümünde çalıştığını, kendisinin sigortasının eksiksiz yapıldığını, bildiği kadarıyla işyerinde sigortasız çalışanın olmadığını beyan ettiği, bordro tanığı ... alınan beyanında; ... şirketinde 1993 yılının Nisan veya Mayıs ayında işe başladığını, halen de aynı işyerinde çalışmaya devam ettiğini, işyerlerinin 2009 yılında isim değişikliğine gittiğini, davacı ile birlikte yaklaşık 6 ay çalıştıklarını, hatırladığı kadarıyla 1994 veya 1995 yıllarında kış aylarında çalıştıklarını, davacı ile aynı mahallede oturdukları için aynı servisi kullandıklarını, bu nedenle davacıyı tam olarak hatırladığını, kendi sigortasının eksiksiz olarak yapıldığını, hatta emekli olduğunu, bildiği kadarıyla işyerinde sigortasız çalışanın olmadığını beyan ederek davacının iddiasını doğruladıkları anlaşılmıştır. Dosya içinde her ne kadar işe giriş bildirgesi bulunmasa da, dosya içinde bulunan dönem bordrosunda davacının ismi bulunduğu, bu şekilde bu belgenin davacının çalışmasına karine oluşturduğu bu karinenin davacı tanıkları ve bağımsız bordro tanıkları beyanları ile de desteklendiği mahkememizce anlaşılmış ve davacının davasının kabulü ile davacının 2 2219 01 01 0061606 016 13-63 sicil numaralı işyerinde 15/12/1994 yılında bir günlük çalışmasının olduğunun tespitine dair karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı kurum vekili tarafından davacının 1994 yılında geçtiği belirtilen fakat, sicilsiz tahakkuk nedeniyle davacıya aidiyetinin kabulünün mümkün olmadığı, yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun ve yerinde olduğunu belirtilerek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, Dava sigorta başlangıcının tespiti istemine ilişkindir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir. Yargıtay"ın yerleşik içtihatlarına göre sigorta başlangıcının tespiti davalarında işverene husumet yöneltilmesine gerek olmadığı kabul edilmiştir.
Yerel mahkemesince yapılan yargılamada tarafların delilleri toplanmış, bordro tanıkları dinlenmiştir. Davacının sigortalılık başlangıcının tespitini talep ettiği ... A.Ş isimli iş yerine ait dönem bordrolarının ve davacıya ait kurum kayıtlarının dosya içerisine alındığı anlaşılmıştır. Davacıya ait hizmet döküm cetvelinin incelenmesinde ilk işe giriş döneminin 01/04/2005 tarihi olduğu anlaşılmıştır., ... Plastik San. Tic. A.Ş"ye ait bordroda iş yeri 30/03/1998 işlem tarihli sorgulama başlıklı belgede davacı ..."un isminin bulunduğu görülmüştür.
Bordro tanığı olarak dinlenen Cevriye Yılmaztürk yeminli beyanında; 1994 yılı aralık ayı veya 1995 yılı ocak ayı gibi Güvener Kauçukta çalışmaya başladığını, 2008 yılına kadar çalıştığını, davacı ile birlikte 6 ay kadar çalıştıklarını, tam tarihini hatırlamamakla birlikte işe ilk girdiği tarihlerde birlikte çalıştığını ifade etmiştir. Bordro tanığı Sami Bingöl yeminli beyanında 1991 yılında ... adlı şirkette işe başladığını, halende aynı şirkette çalıştığını, 1994-1995 yılları arasında yaklaşık 3-4 ay davacı ile birlikte çalıştığını, davacının Otoklav bölümünde çalıştığını belirtmiştir. Bordro tanığı ... yeminle beyanında; Güvener Kauçukta 1993 yılının 4 veya 5. Ayında işe başladığını, halen çalışmaya devam ettiğini, 2009 yılında iş yerinin isim değişikliğine gittiğini, davacı ile birlikte 1994-1995 yıllarında kış aylarında yaklaşık 6 ay beraber çalıştığını, davacı ile o dönemde aynı mahallede oturtuklarını birlikte servise binip indikten sonra eve yürüdüklerini, olayı net hatırladığını beyan etmiştir.
Bilindiği gibi, sigortalılar eylemli olarak işyerinde çalışmaya başladıkları andan itibaren sigortalı sayılır ve işveren tarafından Kuruma verilen işe giriş bildirgesi ile sigortalılıkları tescil edilmiş olur. Öte yandan, sigortalı işe giriş bidirgesi, tanık beyanları olmasa dahi sigortalının işyerinde eylemli olarak bir gün çalıştığının karinesidir. Davacı için müracaat tarihinden önce, işveren tarafından süresinde yöntemince Kurum"a 1.7.1991 tarihli sigortalı işe giriş bidirgesi verildiğine göre, davacının (b) bendinde öngörülen koşullara sahip olduğu açık-seçiktir. Bundan başka, yargılama aşamasında dinlenen tanıklar da, davacının 1.7.1991 tarihinde işyerinde çalıştığını da açıkca belirtmişlerdir.(T.C.Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 1996/4172 esas 1996/4236 karar 11.7.1996 tarihli ilamı)
506 Sayılı Yasa"nın 6. maddesinde, "çalıştırılanlar, işe alınmaları ile kendiliğinden sigortalı olurlar, sigortalılar ile işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlülükleri sigortalının işe alındığı tarihten başlar" hükmü göz önünde bulundurulduğunda da işe giriş bildirgesinin süresinde kurum kayıtlarına geçmiş olması ve sahteliğinin de savunulmadığı olgusu karşısında kurumun, çalışmanın varlığını denetleyip primleri işverence ödenmesini sağlaması gerekirken, bu işlemleri yapmamadan doğan kusurunu, çalışma süresinin kurum kayıtlarına geçip geçmediğini bilebilecek durumda olmayan sigortalıya yüklemek hakkaniyet kurallarına aykırıdır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu" nun 14.2.2001 gün, 2001 / 10-121 E, 2001 / 152 K, 21. HD."nin 11.7.1996 gün 96/4172 E, 96/3236 K, 10. HD."nin 10.12.1996 gün, 96/10526 E, 10602 K, 10. HD."nin 4.3.1997 gün 97/1619 E, 1705 K. sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, tanıklarca da doğrulanan, süresinde kurum kayıtlarına geçmiş ve sahteliği iddia edilmemiş işe giriş bildirgesi sigortalının hiç olmazsa işyerinde 1 gün eylemli çalıştığının karinesini oluşturur.
Somut olayda her ne kadar davacı ilk işe giriş bildirgesi sunmamış ise de dosya içerisinde bulunan ... Plastik San. Tic. A.Ş"ye ait dönem bordrosunda davacının isminin bulunması özellikle dinlenen bordro tanıklarının davacının adı geçen davalı iş yerinde çalıştığına ilişkin beyanları bir bütün halinde değerlendirildiğinde davacının 15/12/1994 yılında ... A.Ş"de bir günlük çalışmasının bulunduğunun tespiti yönünde verilen yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, yerel mahkemenin objektif, rasyonel ve hayatın olağan akışına uygun, dosyadaki delillerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre HMK 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu ilk derece mahkemesinin olay ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum davacının 1994 yılında geçtiği belirtilen fakat, sicilsiz tahakkuk nedeniyle davacıya aidiyetinin kabulünün mümkün olmadığı, yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun ve yerinde olduğunu belirtilerek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1" inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesidir. Bu tür aidiyet ve tespit davalarında gerçeğin tam olarak saptanması için, işin kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde etraflıca araştırılması gereği ortadır. Vazgeçilemez ve devredilemez nitelikteki temel haklardan olan sosyal güvenlik hakkının yaşama geçirilmesine yönelik tespit ve aidiyet davalarının kamu düzenine ilişkin davalardan olduğu gözetilerek, davacının iddiasının gerçekliğinin resen araştırma ile saptanması gereklidir.
Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Eldeki davada ise, yerel mahkemece davanın sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası olarak nitelendirilip bu kapsamda yargılama yapılmış ve yazılı şekilde karar verilmiş ise de, davalı Kurumca aslen herhangi bir sigorta sicil numarası verilmeksizin sadece ad ve soyadı yazılmak suretiyle ve 16 günlük çalışma bildiriminin yapılmasına rağmen bu bildirimlerin davacıya ait olup olmadığı hususunda uyuşmazlık çıkartıldığının ve bu kapsamda davacının 27.02.2017 tarihli başvurusunu reddedildiğinin anlaşılması karşısında, öncelikle aidiyet istemi bakımından bir araştırma ve inceleme yapılması ile aidiyet uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, mahkemece yapılacak iş, taraflar arasında aidiyet uyuşmazlığını çözmek için, öncelikle bordroların hak düşürücü süre içerisinde kuruma verilip verilmediğini belirlemek ve dava dışı işyerinde aynı isimde bir çalışanın olup olmadığını araştırmak, var ise, uyuşmazlığın bu kişinin de hak alanını ilgilendirmesi nedeniyle davaya dâhil etmek, dinlenen tanıkların uyuşmazlığa konu olan 1994 yılı son döneminde bordrolu olup olmadığını denetlemek ve 1994 yılında çalışması tespit edilebilecek diğer tanıkların da beyanlarını almak ve resen araştırma ilkesi çerçevesinde belirlenecek diğer deliller ile birlikte değerlendirme yapılarak infaza elverişli şekilde bir karar vermekten ibarettir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 09.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.