14. Hukuk Dairesi 2015/1573 E. , 2016/4274 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.09.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekilleri, taşınmazların taraflara babalarından kaldığını, daha sonra pay satışları ile tarafların taşınmazdaki paylarının değiştiğini, bu taşınmazlardan 103 ada 666 sayılı parselin 113.052 m2, 119 ada 221 sayılı parselin 12.770 m2 olduğunu, tarafların bu taşınmazdaki payları tek başına kullanmalarının olanaksız olduğunu, paydaş sayısı dikkate alındığında taşınmazların aynen ve ivaz eklenmesi suretiyle paylaşılmasının mümkün olmadığını, taraflar arasında taşınmazların paylaşma konusunda da anlaşma sağlanamadığını, bu nedenle ortaklığın satış yoluyla giderilmesini istemişlerdir.
Davalılardan ..., ..., ..., ... ve ... eksik hususların giderilmesini, açılan davayı kabul etmediklerini belirtmişlerdir. Davalı ... ise Tarın Reformu Genel Müdürlüğüne müracaat ederek aralarında taksim yaptıklarını beyan etmiştir.
Mahkemece, Tarım Reformu Genel Müdürlüğünce ..... İli, ..... İlçesi, ...... Köyü 103 ada 666 sayılı parsel ile 119 ada 221 parsel sayılı taşınmazların tarım reformu uygulama alanında kaldığının bildirildiği, uygulama alanlarında Bakanlar Kurulu kararının resmi gazetede yayımı tarihinden itibaren kamulaştırma, toplulaştırma, arazi değiştirilmesi ve dağıtım işlemlerinin tamamlanması veya tapu tescili sonuçlanıncaya kadar mahkemeler veya icra iflas daireleri tarafından bu araziler hakkında devir ve temliki gerektiren bir kara verilemeyeceği, mahkemelerin satış suretiyle miras ortaklığının giderilmesine karar veremeyeceği ve dava konusu taşınmazların 3083 sayılı Kanunun 13. maddesi kapsamında olduğu anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununun 13. maddesinde;
"Uygulama alanlarında Bakanlar Kurulu Kararının Resmi Gazete"de yayımı tarihinden itibaren, kamulaştırma, toplulaştırma, arazi değiştirilmesi ve dağıtım işlemlerinin tamamlanması veya tapuya tescili sonuçlandırılıncaya kadar, gerçek kişilerle özel hukuk tüzel kişilerine ait arazinin mülkiyet ve zilyetliğinin devir ve temlik edilemeyeceği; bu arazilerin ipotek ve satış vaadine konu olamayacağı, ancak, bu kısıtlama süresinin beş yılı aşamayacağı; sulama alanlarında toplulaştırma çalışmaları kısıtlama süresi içerisinde sonuçlandırılamadığı takdirde, toplulaştırma çalışmalarının sonuçlandırılması amacıyla kısıtlama süresinin en fazla beş yıla kadar daha uzatılabileceği,
Mahkemeler veya icra ve iflas daireleri tarafından bu araziler hakkında devir ve temliki gerektiren karar verilemeyeceği; mahkemelerce satış suretiyle miras ortaklığının giderilmesine karar verilemeyeceği"
Hükmü yer almakta iken, Anayasa Mahkemesinin 11.04.2012 tarihli kararıyla bu düzenlemenin "mahkemeler veya icra ve iflas daireleri tarafından bu araziler hakkında devir ve temliki gerektiren karar verilemeyeceği"ne ilişkin kısmı iptal edilmiş; 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Kanunun 9. maddesiyle de "Bu taşınmazlar hakkında mahkemelerce satış suretiyle miras ortaklığının giderilmesine karar verilemeyeceği"ne ilişkin cümlesi ilga edilmiştir.
Somut olaya gelince; Bu Kanunun 13. maddesi kapsamındaki uygulama alanlarında kalan ve işlemleri henüz tamamlanamayan arazilerin miras yoluyla intikali ve ortaklığının satış suretiyle giderilmesine ilişkin olarak herhangi bir yasaklama bulunmadığından mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen husus gözetilmeksizin yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 08.04.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.